İmamoğlu: Depremle ilgili İstanbul Yasası'na ihtiyacımız var
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, katıldığı canlı yayında yaptığı açıklamalarla İstanbul'un depreme hazır hale getirilmesi için yapılacakları detaylı şekilde aktardı.
Konuşmasına herkese baş sağlığı dileyerek başlayan İmamoğlu, insanları ev diye tabutlarda yaşattık benzetmesinde bulunarak bu hatadan hep birlikte dönülmesi gerektiğini mümkün olduğunca çoğul konuşarak tariflediğini bu sürecin sen, siz diye tarifle bakıldığında doğru yönetilemeyeceğini belirtti.
İmamoğlu'nun açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
Yeni bir başlangıcın ve hassasiyetle de bunun üzerinde durmamız gerektiğini, siyasi bir konudur ama partiler üstü bir yere oturtulması gerektiğini düşünüyorum. İBB başta olmak üzere önemli bir operasyon gücü vardır. Orada konuşmalar geçerken biz bir yandan ekiplerimizi hazırlıyoruz. Orada ekrana bilgi yansıtıldı ve bana gönderildi. İstanbul'un Hatay'la eşleştirildiği, Ankara'nın Malatya ile eşleştirildiği gibi hatırladıklarımı söylüyorum. Şunu söylemeliyim, açıkçası Hatay'da havalimanının olması handikaptı, hava nakli konusunda uçakların gecikmesi, uzun zaman arkadaşlarımızın İstanbul'da havalimanında beklemesi gibi sorunlar yaşadık. Gecikmeler oldu, daha hızlı olabilirdik. Ulaşmaları akşamı buldu. Ekiplerimizle hatta ilk anda otobüs çıkarsaydık, yetişebilir miydik diye tartıştık.
23 gündür yaptığımız şey hem o bölgenin ihtiyaçlarına odaklanmak hem de yöneticimiz kadromuzla İstanbul depremiyle ilgili seferberlik planı hakkında talimat verdim. Yürüyen sürecimiz vardı.
Vatandaşlarımıza dönüp 'size söz veriyorum, gerekirse çuvaldızı kendimize batırarak konuşmalar yapacağımızdan herkes emin olsun' dedim. Sürece dahil olduk, hiçbir bakanlıkla temasımız olmadı. Hatay'a ikinci gidişimizde yeterince diyalog kuramadık. Hatay'da büyükşehir belediye başkanımız var. Personelden hayatlarını kaybedenler vardı. Kalkıp da tam göbeğinde bulan belediyelerden organizasyon beklemek çok güçtü. Biz dolayısıyla AFAD'a yüzü dönük çalıştık. Onların yönlendirmeleriyle hareket ettik, AFAD bu işin çatısı. Baktık ki, diyalog kopukluğu var. Arkadaşlarımız muhatap bulamıyor, diyaloğa geçemiyordu. 7 gün sonra ikinci gidişimde AFAD'ın merkezine gittim. Sorumlu vali ile görüşmek istiyoruz diye arkadaşımızı gönderdim ama açıkçası cevap alamadık. Somut randevulaşamadık. AFAD'a yine de gittim. Bir vali ile Sağlık Bakanı'nın toplantıda olduğunu söylediler. Kapıyı açtık, içeri girdik, 1 saate yakın konuştuk. 'Sizin koordinasyonunuzla çalışmak istiyoruz' dedim.
‘’KIZILAY'LA HİÇBİR DİYALOG ARAYIŞIMIZ OLMADI’’
O saatten sonra AFAD'ın koordinasyon toplantısına bizim arkadaşlarımız da katılmaya başladı. 7 gün sonra. Arkadaşlarıma 'AFAD'ın dosyasını bana çıkarın' dedim. Sayın Cumhurbaşkanının imzasıyla güçlü bir genelge yayınlanmış. Mesela başkanlığın talebi üzerine askeri kargo uçakları dahil olmak üzere tüm kuruluşların hava, deniz, kara araçları herhangi gecikmeye mahal vermeksizin görevlendirilir, diyor. Kurumun yapısında ve genelgede sorun yok. Daha bir sürü şey anlatabilirim. Kızılay'la hiçbir diyalog arayışımız olmadı. Kızılay deyince akla ne gelir? Bu tür afetlerde çadırı sağlayan, kan ihtiyacını sağlayan, ekiplerini bölgeye gönderen. Ama Kızılay'ın nasıl küçüldüğünü hepimiz biliyoruz. Bugün Kızılay'ın sıradan bir bütçesi var artık. Az önce AFAD'la iletişimsizliği anlattım. Sayın Mansur Yavaş'ın yaşamış olduklarına birçok kısmı daha ilave edebiliriz. Bürokrasi, siyasetten izin almadan bu ülkede konuşabiliyor mu? Bin tane örnek verebilirim konuşamadığına dair. Depremle ilgili 6., 7'nci toplantımız. Resmi titri olan niye bir kişi katılmaz? O hattı temsilen en kaydadeğer Kızılay İstanbul Başkanı geldi.
‘’KAFASINI KİMSE KUMA SOKAMAZ’’
Kafasını kimse kuma sokamaz. Yıllardır kamu yöneticileri, yıllarca bu milletin, devletin emek verdiği, deneyim kattığı, okuttuğu, yurtdışına doktoraya yolladığı, devletin farklı alanlarda kamu yöneticisi olan insanlar siyasi iradeden izinsiz konuşamıyor. O bölgeye 8 gün gittim. Belki iletişim hatlarımızda 6-7 fotoğrafımı göremezsiniz. Tabii ki İstanbul halkına bilgi vereceğiz. 30 bine yakın gönüllü gelmiş, tabii ki insanlar daha çok yüreklensin diye anlatacağız. Biz gidip de orada şov yapmadık, orada derdimiz yok; tam aksine biz olumsuzlukları konuşmadık. Bugün 24'üncü günü, olumsuzluklarla ilgili ilk defa konuşuyorum. Bürokrasimizde iletişim yok, adı nettir bunu. Örneğin ben Cuma günü toplantıya katıldığımda bunları yine söyleyeceğim. Kapalı toplantımızda ne olmuşsa, ne geçmişse hepsini söyleyeceğim. Mesele İstanbul'da siyasi tansiyona göre bir toplantıda bürokrasiyle buluşabilirsiniz ya da buluşamazsınız, biliyor musunuz? Olması gereken koordinasyon yok, onu demek istiyorum.
"İMAMOĞLU AFAD'IN TOPLANTILARINA ÇAĞRILMADI"
Mesele sistemde, rejimde. En tepeden her konuda icazet alınır mı? Bu şehirde biz Rum vakfının hastanesinin yangınını söndürdük. Cumhurbaşkanı danışmanı, 'Sayın Cumhurbaşkanının talimatıyla yangını söndürdük' dediler. Bu rejim ve sistem sorunu. Bugün biz İstanbul Deprem Seferberliği'ni açıkladık. Nisan ayında Afet Eylem Planı'nın İstanbul'da nasıl uygulanması gerektiğine ayrıca hazırlık yapıyoruz. Tabii ki AFAD da yapacaktır. AFAD'da Ekrem İmamoğlu konuşsun mu, konuşmasın mı tartışıldı. Ekrem İmamoğlu, İstanbul'da AFAD'ın toplantılarına çağrılmadı. İBB tam 5 bin 402 personeli Hatay'da görevlendirdi. Şu anda yaklaşık 2 bine yakın çalışanımız orada. İhtiyaçlar değişti. Çadır, gıda, sağlıkla, hijyenle ilgili ihtiyaçlara koşuyoruz. İlaçlamasından, çöp toplamasına kadar. İSKİ ekibimiz su temini noktasında Hatay'ın su idaresiyle yoğun çalışma içerisinde. Şu anda cerrahi operasyon yapabilen sağlık birimimiz var. 15 bin ekmek üreten mobil fırınımız var. 558 TIR yardımı bölgeye ulaştırdık. Bunun büyük kısmı Hatay'da organize edildi.
"İSTANBUL'DA İLK ÇALIŞTAY DEPREM ÇALIŞTAYI'YDI"
Geçtiğimiz 20 yılın, depremle bizim görev aldığımız 2019 arasındaki zaman diliminde dönüşüme muhtaç, yıkılmak zorunda olan bağımsız birim sayısının 5 katı kadar bina yıkımı yaptık. Bu başarı mı, inanın değil. Bir önceki dönemin 5 katına çıkmak başarı değil. İstanbul Güçleniyor diye bir sayfamız var. Bu sayfayı açtığınızda aslında bütün detaylarıyla her şeyi görebilirsiniz. 3,5 yılda depremle ilgili yaptığımız yatırımın tüm detaylarına kadar kaç proje görebilirsiniz. Deprem deyince sadece bina yenilenmesi değil. Su, isale hatlarının depremde dayanıklı olmasına varıncaya kadar. Birçok konuyu içeren yatırım süreci söz konusu. İstanbul depremiyle ilgili göreve geldiğimiz ilk an itibariyle düğmeye basıp yaptığımız çalıştay vardı; 2-3 Aralık 2019. İlk yaptığımız çalıştay deprem çalıştayıydı.
Bütün eylemimizi bu sayfadan görebilirsiniz. İçerik olarak ne yaptığımızı görebilirsiniz. İstanbul Planlama Ajansı diye yapı kurduk. Bu yapının hiçbir anı depremi konuşmadan geçmedi. 6'sı sabahı verdiğim talimat; "hemen hızlıca elimizde ne var toparlayalım, 28 Şubat'ta vatandaşlarımızla paylaşalım" dedim.
"BÜTÜNCÜL YAKLAŞIM OLMAZ İSE MÜMKÜN DEĞİLDİR"
Seferberlik planı açıkladık, birçok konunun içine girdik, hangi toplantıya eşlik ettin? Fikrini bizimle paylaşma özenini gösterdin? Hiç! Sayın Bakana gittim. Ziyaret ettim, ısrar ettim. En son istişare toplantısı yaptı İstanbul'da. Orada ısrarla şunu söyledim 'sayın bakanım, sayın katılımcılar, İstanbul depremini tek başına çözemezsiniz' dedim. Çözemediler mi? Niye çözemediniz? Bütüncül yaklaşım olmaz ise mümkün değil. Tam bir seferberlik, siyaset üstü bakış. Bakanlık, büyükşehir belediyesi, ilçe belediyeleri, finans sektörü, sigortacılık sektörü.
"SAYIN KURUM'LA CENTİLMENLİK ANLAŞMAMIZ OLDU"
Kentsel dönüşüm dendiği yerde size bir şey söyleyeyim. Kirazlıtepe'de size yardımcı olmak istiyorum diye Üsküdar Belediyesi'ne söyledim. Sayın Murat Kurum'a 'Siyaseti bir kenara itin, beni sizin doğru yaptığınız doğru işlerde siyasetin s'sini anmayacağım' dedim. Onunla centilmenliği bozmadık. Ama centilmenliği bozan AK Parti'nin başka temsilcileri oldu. Bir araya gelmeye rejim müsaade etmez. Sayın Cumhurbaşkanı 'şunu engellediniz, bunu engellediniz' diyor.
"MÜHİM OLAN İSTANBUL'UN TARANMASI"
Benim umudum hiç bitmez. Ben koşa koşa gider masaya katılırım. Ne gerekiyorsa yaparım. İstanbul'da hafta sonu yaptığımız toplantıdan sonra birtakım stratejiler belirledik. Bir kere tespit çalışmalarının güçlenerek devam etmesi lazım. AFAD'ın, Şehircilik Bakanlığı temsilcilerinin şimdi sıcak baktığı yönde duyumlarımız var. Buna da seviniyoruz açıkçası. Bir kısmını ilçe belediyelerine aktarılacak. Mühim olan İstanbul'un taranması şart. Yüzde 35'de başarılı olabildik. 120 bine yaklaştık şimdi, insanlar 'gelin binamızı kontrol edin' deniyor. Sokağa çıkıyorum 10 kişiden 7'si 'gelin binamıza bakın' diyor. Şu ana kadar 2000 öncesi yapıların kapılarını çaldık. Silivri'den başladık. Fay hattına yakın bölgelere odaklandık. Zemini zayıf, yapı stoku eski olan yapılara odaklandık. Esas hedef o zaten.
"İKİ ASGARİ ÜCRETİN ALTINDA OLAN AİLELERE VERİYORUZ"
Aynı evde iki asgari ücret gelirinin altında olan hanelere böyle bir fırsat sunmak istiyoruz. Her vatandaşa değil, ödeme açısından bir adaleti olmasını istiyoruz. 1 milyon liralık paraya ihtiyacı var diyelim. Kotayı gelir seviyesi üzerinden koymak zorundayız. İki asgari ücretin altındaki herkes. Bu önerimiz Ocak'ta İBB Meclisi'nde gönderildi. Şu anda mecliste, çıkmasını bekliyoruz. Kira desteğimizi de gönderdik. Devletimizin kentsel dönüşüm konutlara verdiği kiranın tam 3 katını veriyoruz. Sadece konut sahiplerine değil, kiracıları da destekleyecek biçimde, çünkü ir an evvel boşaltmaları gerekiyor. 1 milyon vereceğimiz vatandaşımızın faizini üstleniyoruz. Onun rahatlıkla ödeyebileceği seviyeye getiriyoruz.
" İSTANBUL'DA 5 BİN MESLEK ODALARINA KAYITLI 5 BİN KİŞİYİ BU SÜRECİN PARÇASI YAPACAĞIZ"
Yüzbinlerce gencimiz yeni fırsatla 1 aylık bedelli askerliğe gidiyor. 1 ay afet gönüllüsü olma adına bütün öğrenmesi gerekenler öğrensin. Bu ona hayat boyu yeter. Bu muazzam kaynak. İstiyoruz ki bu kaynak büyüsün. Meslek odalarıyla hızlıca bir protokol yaptık. İstanbul'da 5 bin meslek odalarına kayıtlı 5 bin kişiyi hızlıca bu sürecin parçası yapacağız. Eğitim kadar bu işin meraklısı olacak. Dünyada bunun örnekleri var. Geçmiş dönem İSKİ Genel Müdürümüz Raif Bey, Naci Hoca ve ben üçlü toplantı yapmıştık. Mesele şu, isale hatlarının en az hasarla, en şiddetli depremden sağlıklı çıkması. Barajların sağlamlığıyla ilgili DSİ ile protokol yapıyoruz. 3 yıl önce çalışmalar bile bugün sonuç veriyor. Bu iş kısa, orta, uzun vade diye tarifleyeceğiz süreç. Benim derdim, heba olan 24 yıl. Şimdi Maraş'ı milad, kırılma anı kabul edelim. Adana eylem planı çalışıyor, Mersin aynı şekilde çalışıyor. Sahil şeridindeki kentsel dönüşümle ilgili süreçte işbirliği yürütüyoruz.
‘’YENİ TOPLANMA ALANLARIYLA İLGİLİ ÇALIŞMALARIMIZ VAR, NEREDE NASIL ÜRETEBİLİRİZ’’
Uzay fotoğraflarına baktığınızda toplanma alanların yetersiz olduğunu görmek çok kolay. Esenler'i, Bağcılar'ı örnek verebiliriz. Bugün itibariyle toplanma alanlarıyla ilgili yeni alanlar tespit edildi. Az önce bahsettiğimiz koridorlarla ilgili süreçlerin imar planlarına işlenmesini ve bir daha değiştirilmemek üzere Meclis kararları alınmasını öneriyoruz. Mümkün olanlarına bakıyoruz. Deprem Konseyi meselesinin gündemi olmalı bunlar. Yeni toplanma alanlarıyla ilgili çalışmalarımız var. Nerede nasıl üretebiliriz. Sayıyı oldukça yukarıya çıkardık. Çok rapor açıkladık. Biz hızlıca 3 ay içerisinde 30 toplanma alanı. Acil toplanma ve geçici barınma alanları. Burada tuvalet, sağlık hizmetleri noktalarıyla ilgili yatırımlarımızı yapacağız, 3 ayın içerisinde 30 noktamızın bitirildiği şekilde İstanbul'a anlatacağız. Semt parklarının birçoğu acil toplanma alanları.
‘’ALET VE EKİPMANLARIN SAĞLANACAĞI MERKEZLER OLUŞTURULMASI LAZIM’’
Bu tür alanlarda su deposundan jenaratörüne, depremden 3-4 gün içerisinde hiltid en tutun da bir çok ihtiyacı içinde barındıran konteynıra. Alet ve ekipmanların sağlanacağı merkezler oluşturulması lazım. Bu çok büyük organizasyon ve afet planı istiyor. Tam da bu işi iyi organize edilmesi adına, kusursuz işleyişi tasarlamamız lazım. Mesela niçin asker görünmedi sahada dedik. Silahlı kuvvetlerin nasıl plana dahil olacağı konuşulması lazım. Mesela bu konunun gizliliği diye bir şey olmaz. Hatay'da bu yaşandı. Aynı şey diğer yerlerde de yaşandı. Kendi yakınını kaybetmiş belediye çalışanı var. Biz diyoruz ki, bu planın Ankara'dan Zonguldak'a, Edirne'den Kırklareli'ne eylem planına dönüşmesi lazım ki, çünkü arama kurtarma meselesinin en kritik saatleri ilk saatler.
"DEPREMLE İLGİLİ YAPTIRIMLARI GÜÇLÜ GERİYE DÖNÜŞ İMKANI OLMAYAN YASAL DÜZENLEME GEREK’’
Yazılarımızda 'depreme dayanıklılık konusunda yeterli olmayan binalarda iletişim cihazlarını koyamazsınız' diyeceğiz. Sağlam kamu binalarının kullanılmasını tavsiye edeceğiz. Eğer x şebekesinin testi varsa kabul edilecek. Bütün bunların olabilmesi için yasal düzenlemelere ihtiyacımız var. Depremle ilgili İstanbul Yasası'na ihtiyacımız var. Yaptırımları güçlü, geriye dönüş imkanı olmayan yasal düzenleme.