İbrahim Selçuk: Yılın ikinci yarısı 3 kelime ile özetlenecek
Dünya gazetesi yazarı İbrahim Selçuk, küresel ekonomide 2024’ün ikinci yarısı için öngörülerini paylaştığı yazısında “Hep birlikte, daha sürdürülebilir, kapsayıcı ve dirençli bir ekonomik düzen inşa edebiliriz” dedi.
Dünya gazetesi yazarı İbrahim Selçuk, “Yılın ikinci yarısında hızlı değişen kazanır” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Selçuk yazısında küresel ekonominin bu yılın ikinci yarısında dönüşüm, zorluklar ve yeni fırsatlar olmak üzere 3 kelime ile özetlenebileceğini söyledi.
“Bu karmaşık dönemde başarılı olmak için ülkeler, şirketler ve bireyler, hızla değişen koşullara uyum sağlama yeteneğini geliştirmek zorunda” diyen Selçuk, 2024’ün ilk yarısının küresel ekonomi için zorlu geçtiğini belirterek IMF ve Dünya Bankası tahminlerine göre ikinci yarı için büyüme öngörüsü yüzde 3-3.5 aralığında gerçekleşecek.
“Ancak bu büyüme, bölgeler arasın¬da dengesiz bir dağılım gös¬teriyor” parantezini açan Selçuk, “Gelişmekte olan Asya ekonomileri, özellikle Hin¬distan ve Güneydoğu Asya ülkeleri, güçlü performans sergilemeye devam eder¬ken, Avrupa ve Kuzey Ame¬rika'da büyüme hızının ya¬vaşlaması öngörülüyor.
Çin ekonomisinin yapısal dönüşümü ve gayrimenkul sektöründeki sorunlar, kü¬resel büyüme üzerinde baskı oluşturmaya devam ediyor. Afrika'nın bazı bölgelerinde ise demografik avantajlar ve dijital ekonomiye geçiş, yeni büyüme fırsatları sunuyor” ifadelerini kullandı.
Selçuk yazısında şunları kaydetti:
ENFLASYON VE PARA POLİTİKALARI: DENGELENME ÇABALARI
“Merkez bankaları, 2024'ün ilk yarısında sı¬kı para politikalarını sür¬dürdü. Yılın ikinci yarısın¬da, enflasyonun kontrol al¬tına alınmasıyla birlikte, faiz oranlarında kademeli bir düşüş bekleniyor. ABD Merkez Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) politika kararları, kü¬resel finans piyasaları üze¬rinde belirleyici olmaya de¬vam edecek.
Gelişmekte olan ekono¬milerde ise enflasyonla mü¬cadele daha zorlu geçebilir. Gıda ve enerji fiyatlarındaki oynaklık, bu ülkelerde enf¬lasyon baskısını artırabilir. Merkez bankalarının ba¬ğımsızlığı ve şeffaflığı, eko¬nomik istikrar açısından kritik önem taşıyacak.
TİCARET VE TEDARİK ZİNCİRLERİ: YENİ STRATEJİLER
Küresel ticaret, jeopoli¬tik gerilimlerin ve koruma¬cı politikaların gölgesinde şekillenmeye devam ediyor. ABD-Çin ticaret ilişkileri, teknoloji transferi ve fikri mülkiyet hakları konuların¬daki anlaşmazlıklar, küresel ticaret dinamiklerini etki¬liyor.
Tedarik zincirlerinin çe¬şitlendirilmesi ve bölgesel¬leştirilmesi trendi güçleni¬yor. "Friend-shoring" ola¬rak adlandırılan, güvenilir ülkelerle ticaret ve yatırım ilişkilerini derinleştirme stratejisi önem kazanıyor. Bu durum, Güneydoğu As¬ya, Meksika ve Doğu Avrupa gibi bölgelere yeni fırsatlar sunabilir.
TEKNOLOJİK DÖNÜŞÜM: İNOVASYON VE REGÜLASYON
Yapay zekâ, kuantum bili¬şim, 5G ve 6G teknolojileri gibi alanlardaki gelişmeler, ekonomik büyümenin itici gücü olmaya devam ediyor. Ancak bu teknolojilerin etik kullanımı ve regülasyonu konusundaki tartışmalar da artıyor.
Kripto varlıklar ve merkez bankası dijital para birimleri (CBDC) alanındaki gelişme¬ler, finansal sistemin gelece¬ğini şekillendiriyor.
Blokzincir teknolojisinin çeşitli sektörlerde uygulan¬ması, iş modellerini dönüş¬türüyor.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE YEŞİL EKONOMİ: ACİL EYLEM ÇAĞRISI
İklim değişikliğiyle müca¬dele, küresel ekonomi poli¬tikalarının merkezinde yer almaya devam ediyor. Yeni¬lenebilir enerji yatırımla¬rı, karbon yakalama tekno¬lojileri ve döngüsel ekono¬mi modelleri, sürdürülebilir büyümenin anahtarı olarak görülüyor.
Karbon sınır vergisi gibi uygulamalar, uluslararası ti¬careti ve yatırım kararları¬nı etkileyebilir. Yeşil tahvil¬ler ve sürdürülebilir finans araçları, sermaye piyasala¬rında giderek daha fazla yer buluyor.
JEOPOLİTİK RİSKLER VE EKONOMİK GÜVENLİK
Ukrayna-Rusya savaşının etkileri, Ortadoğu'daki gerilimler ve Güney Çin Denizi'ndeki anlaşmazlıklar gibi jeopolitik riskler, küresel ekonomi üzerinde belirsizlik yaratmaya devam ediyor. Enerji güvenliği, gıda tedariki ve kritik hammaddelere erişim, ülkelerin ekonomik stratejilerinde ön plana çıkıyor. Ekonomik güvenlik kavramı, ulusal güvenlik politikalarının ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Stratejik sektörlerde yerli üretimin desteklenmesi ve teknolojik bağımsızlık çabaları artıyor.
SONUÇ: UYUM SAĞLAMA VE İŞBİRLİĞİ İHTİYACI KİLİT ROL OYNAYACAK
Sevgili okurlar, 2024'ün ikinci yarısı dünya ekonomisi için hem fırsatlar hem de zorluklar barındırıyor. Küresel büyümenin sürdürülmesi, enflasyonun kontrol altına alınması, teknolojik dönüşümün yönetilmesi ve iklim değişikliğiyle mücadele, öncelikli gündem maddeleri olmaya devam edecek.
Bu karmaşık dönemde başarılı olmak için ülkeler, şirketler ve bireyler, hızla değişen koşullara uyum sağlama yeteneğini geliştirmek zorunda. Uluslararası işbirliği ve çok taraflı yaklaşımlar, küresel sorunlarla mücadelede kritik önem taşıyor.
Belirsizliklere rağmen, inovasyon, sürdürülebilirlik ve kapsayıcı büyüme ilkelerine dayalı ekonomik modeller, daha adil ve dirençli bir küresel ekonomi inşa etme fırsatı sunuyor. Hükümetler, iş dünyası, akademi ve sivil toplum kuruluşlarının ortak çabası, bu dönüşümün başarıyla gerçekleştirilmesinde kilit rol oynayacak.
Dünya ekonomisinin karşı karşıya olduğu zorlukları fırsata çevirebilmek için yaratıcı çözümler, cesur adımlar ve küresel dayanışma gerekiyor. Hep birlikte, daha sürdürülebilir, kapsayıcı ve dirençli bir ekonomik düzen inşa edebiliriz.
Sağlıklı, adil ve herkes için fırsat sunan bir küresel ekonomi dileğiyle...”