Erdoğan ile Trump arasında Halkbank trafiği ortaya çıktı
NYT gazetesi, Erdoğan'ın üst düzey yetkililer ve lobi kuruluşları aracılığıyla Halkbank davası sürecine etki etme girişimleriyle ilgili ayrıntılı bir haber yayımladı.
Amerikan New York Times (NYT) gazetesi, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın üst düzey yetkililer ve lobi kuruluşları aracılığıyla Halkbank davası sürecine etki etme girişimleriyle ilgili ayrıntılı bir haber yayımladı.
Gazetenin konuyu yakından bildiğini belirttiği 20'nin üstünde Türk ve Amerikalı eski hükümet yetkilisi, lobici ve avukatlarla yapılan mülakatlara dayandırdığı haberde tüm dava sürecinin Erdoğan ile Trump arasındaki ilişkiler çerçevesinde şekillendiği ve Washington'da bu durumun büyük rahatsızlık yarattığına yer verildi.
Haberde Erdoğan'ın ABD Başkanı Donald Trump'a 2018 yılı Kasım ve Aralık aylarındaki çeşitli görüşmelerde "Halkbank meselesini çözmesi için" sürekli baskı yaptığı belirtilerek ardından gelen süreçte dönemin adalet bakanları Matthew G. Whitaker ve William P.Barr'ın davaya bakan New York Güney Bölgesi Federal Başsavcısı Geoffrey S. Berman'ı engelleme girişimlerinde bulundukları kaydediliyor.
Haberde dönemin Adalet Bakanı William P. Barr'ın davaya bakan New York Güney Bölgesi Federal Başsavcısı Geoffrey S. Berman'a Halkbank'ın para cezası ödemesi ve hata yaptığını kabul etmesi karşılığında davanın düşürülmesi için baskı yaptığı, ancak Berman'ın böyle anlaşmayı kabul etmediği belirtiliyor.
"Trump Türkiye'de 2,6 milyon dolar kazandı"
NYT, Trump'ın şirketinin Türkiye'deki faaliyetlerinden vergi kayıtlarına göre 2015-2018 yılları arasında en az 2 milyon 600 bin dolar net kazanç elde ettiğine dikkat çekerek Trump'ın Halkbank davası ve Fethullah Gülen'in iadesi talepleri karşısında sergilediği "yanlı" tutumun dönemin üst düzey yetkilileri arasında bile rahatsızlık yarattığını iddia etti.
Trump'ın Halkbank davasında düğmeye ancak Trump ile Erdoğan arasında Suriye'deki Barış Pınarı Harekatı konusunda yaşanan kriz sonrasında bastığı belirtilerek yine de başka bireylerin davaya dahil edilmediğine dikkat çekildi.
Türkiye'nin ABD'de nüfuz etme çabalarının Trump'ın başkanlığa seçilmesi öncesinde başladığına dikkat çeken NYT, bu amaçla aralarında New York'un eski belediye başkanı Rudolph W. Giuliani, Trump'ın eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael T.Flynn ve Trump'ın seçim kampanyası için para toplayan lobici Brian D.Ballard gibi isimlerin de bulunduğu çeşitli kişilerle birlikte çalışıldığını ifade etti.
"Halkbank davası Biden ile görüşmelerde de gündemdeydi"
2016 yılı Ağustos ayında dönemin başkan yardımcısı Joe Biden'ın Türkiye'ye yaptığı günübirlik ziyarette Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın özel görüşmek için kendisini bir ağacın altına çektiği, Halkbank soruşturmasının Fethullah Gülen tarafından kurulan büyük bir komplo olduğunu söylediği, ayrıca o dönem Halkbank davasına bakan savcı Preet Bharara'nın görevden alınmasını istediği belirtiliyor. Ziyaret sırasında Biden'a eşlik eden bir Amerikalı yetkiliye dayandırılan bilgide Erdoğan'ın ayrıca Rıza Zarrab'ın Manhattan'daki davasına bakan yargıcın görev yerinin değiştirilmesi, Zarrab'ın salınarak Türkiye'ye dönmesine izin verilmesini istediği belirtildi. Erdoğan'ın "ABD gerçekten ilişkileri onarmak istiyorsa davanın düşürülmesi gerek" dediği de aktarıldı.
Erdoğan'ın Biden'la konuyu, BM Genel Kurul toplantıları için gittiği New York'ta da konuştuğu, ayrıca görevden ayrılmasına birkaç hafta kala 2017 yılı Ocak ayında Başkan Obama'yı da iki kez telefonla aradığı kaydedildi.
Erdoğan'ın görevden alınmasını istediği iddia edilen dönemin savcısı Bharara ise NYT'ye, Obama döneminde hiçbir yetkilinin Halkbank davasıyla ilgili kendisine herhangi bir soru yöneltmediğini söyledi.
"Zarrab tarafından aldatıldık"
Halkbank avukatlarının 2018'de Berman'ın ofisiyle genel bir anlaşmaya varılması için defalarca görüştüğü, savcılığın, bankanın ağır bir para cezası ödemesi, faaliyetlerini reformdan geçirmesi ve bir dizi itirafta bulunması koşuluyla davanın düşürülebileceğini belirttiği bildirildi. Halkbank avukatlarının ise banka ve yöneticilerinin yanlış birşey yapmadığını, Zarrab tarafından aldatıldıklarını ve Zarrab'ın ifadelerinin gerçeği yansıtmadığını savunduğu belirtiliyor.
İki Amerikan yetkiliye dayandırılan bilgiye göre üst düzey Türk hükümet yetkililerinin Hazine Bakanı Steven Mnuchin ve Başkan Trump nezdinde yaptığı lobicilik üzerine Bakan Mnuchin'in Halkbank'a çok ağır bir para cezası verilmemesi için Adalet Bakanlığı üzerinde baskı kurduğu ve Türkiye'nin çok ağır bir para cezasını ödeyebilecek durumda olmadığını söylediği belirtildi.
"Albayrak Mnuchin'i doğrudan aradı"
Ancak Mnuchin'in, Halkbank'a atfedilen ihlal suçlamalarının çok ağır olduğu gerekçesiyle bankanın yanlış yaptığını itiraf etmesinde ısrarcı olduğu belirtiliyor. Ankara için çalışan lobiciler ve avukatların da aynı yıl Fransız Société Générale bankasına verilen 2 milyar dolarlık ceza gibi bir miktarın Halkbank'ın geleceğini tehdit edeceğini belirttikleri kaydediliyor. Para cezasının yüksek tutulmaması için üst düzey Türk yetkililerin Trump yönetimiyle görüştüğü, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın doğrudan Hazine Bakanı Mnuchin ile temasa geçtiği belirtiliyor.
Trump ile Erdoğan'ın 2018 sonunda Buenos Aires'teki G-20 zirvesinin ikinci gününde yaptıkları görüşmede de Erdoğan'ın konuyu açtığı, New York Güney Bölgesi Savcılığının Halkbank'ın üzerine gitmeye devam etmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirdiği, Trump'tan duruma müdahale etmesini istediği belirtiliyor.
Erdoğan Trump'ı nasıl ikna etti?
Erdoğan'ın Trump'a ayrıca Halkbank avukatlarının hazırladığı bir belgenin kopyasını ilettiği ve belgede Halkbank'ın İran yaptırımlarını deldiği suçlamasını çürüten noktalara işaret edildiği ve Trump'ın "Bana ikna edici geldi" dediği belirtiliyor. Belgede Halkbank'ın İran ile ticareti büyük ölçüde altın ve gıda maddeleri karşılığı yaptığı ve ticaretin Amerikan bankalarını kapsamadığı tezinin savunulduğu kaydedildi. Trump'ın ayrıca Obama döneminin adamı olduğu gerekçesiyle savcı Berman'ın görev yerini değiştirmek istediğini söylediği de belirtiliyor.
İki hafta sonra 14 Aralık'ta Erdoğan ve Trump arasında yapılan telefon görüşmesinde Trump'ın Halkbank ile anlaşmaya yakın olunduğunu söylediği Erdoğan'ın da bu durumdan memnuniyetini dile getirdiği belirtiliyor. Aynı gün Amerikan Adalet Bakanlığının New York Güney Bölgesi Savcılığını, Hazine Bakanı Mnuchin, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve Adalet Bakanlığının Halkbank davasına daha fazla müdahil olacakları konusunda bilgilendirdiği kaydediliyor.
"Suriye'deki ABD askerlerinin hayatı tehlikeye girebilir"
O dönem Adalet Bakanlığı görevini yürüten Whitaker'in, savcılığın Halkbank'a karşı iddianame için yetki istemini reddettiğini ve savcı Berman ile görüşme ayarlayan yardımcısı Rosenstein'a "davanın ilerlemesini istemediğini, bunun Suriye'deki Amerikan askerlerinin hayatını tehlikeye atabileceğini" söylediği de haberde yer alıyor. Kısa süre görev yapan Whitaker'ın yerine gelen Adalet Bakanı Barr'ın da bu tutumu sürdürdüğü belirtiliyor.
2019 Haziran ayının ortasında Bakan Barr'ın savcı Berman ile Washington'da görüştüğünü ve Bakanlığın, sanıklara karşı suçlamaları düşürmesine rıza göstermeleri için savcıya baskı yaptığını yazan NYT, Berman'ın bu telkini "Biz Güney Bölgesi Savcılığında bu şekilde çalışmıyoruz" diyerek kabul etmediği kaydedildi.
"Barış Pınarı" dönemeci
Türkiye'nin Suriye'de Barış Pınarı harekatına başlaması ve Trump'ın aynı gün Erdoğan'a gönderdiği "Sert adam olma. Aptal olma" diye biten mektubun ardından 15 Ekim'de ABD Adalet Bakanlığı Manhattan savcılarına Halkbank'a karşı iddianamenin açıklanması için yetki verdi. İddianamaede Halkbank'a para aklama, yolsuzluk ve İran yaptırımlarını ihlal amacıyla komplo suçlamaları yöneltildi. Ancak ek bireylere yönelik suçlamalar iddianameye eklenmedi. İddianamenin açıklanmasından sekiz ay sonra Haziran'da Trump, Berman'ı görevden aldı. NYT'ye konuşan Adalet Bakanlığı yetkilileri, Berman'ın Halkbank davasıyla ilgili tutumunun görevden alınmasının en önemli gerekçesi olduğunu belirtiyor.
"Fethullah Gülen" baskısı
NYT haberinde Erdoğan'ın Fethullah Gülen'in iadesi ve ABD'deki yapılanmasına yönelik Trump'a baskı yaptığına da yer verildi.
Trump göreve geldikten sonra Ulusal Güvenlik Konseyi'nin Eğitim Bakanlığında Gülen okullarıyla ilgili bilgi istediği, okullara federal bütçeden aktarılan ödeneğin kesilmesi imkanı bulunup bulunmadığını sorduğu, Bakanlık yetkililerinin bu isteği, ödeneği kesme yetkileri bulunmadığı gerekçesiyle reddettiği bildirildi.
Beyaz Saray'ın Gülen'in soruşturulması ve ABD'den ayrılmaya zorlanması konusunda İç Güvenlik Bakanlığı ve FBI nezdinde yaptığı girişimlerin de karşılık bulmadığı belirtiliyor.
NYT, haberle ilgili görüşlerine başvurulan Türk hükümet yetkilileri, Beyaz Saray ve Amerikan Adalet Bakanlığının yorumda bulunmamayı tercih ettiğini de bildirdi.