Hakan: Futboldaki gerilim milli güvenliği tehdit ediyor
Trabzonspor-Fenerbahçe maçı sonrası yaşananları değerlendiren Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, futboldaki gerilimin bir milli güvenlik meselesi haline geldiğini söyledi. Acilen konuya el atılması gerektiğini vurguladı.
Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan, Trabzonspor-Fenerbahçe maçı sonrası yaşananlar üzerinden futboldaki gerilimi masaya yatırdı. Durumun giderek kötüleştiğini, bir milli güvenlik meselesi haline geldiğini dile getirdi.
Kulüp ve kulüp yöneticileriyle Futbol Federasyonu’nun bu sorunu çözme niyetinde olmadığını söyledi. Galatasaray ve Fenerbahçe arasındaki şampiyonluk yarışının da yeni gerilimlere gebe olduğunu hatırlattı. Konuya acilen el atılması gerektiğini belirtti.
Ahmet Hakan'ın yazısı şöyle;
Futboldaki gerilim milli güvenliği tehdit ediyor
“Bunu da gördük, artık bundan daha fazlası yaşanmaz” diyoruz.
Ancak hemen daha ileri boyutta bir olay yaşanıyor.
Ve daha fazlasını görmüş oluyoruz.
*
Futbolun kendi dinamikleri içindeki aktörler, sorumlu davranmaya yanaşmıyor.
*
- Kulüp başkanları, olayları yatıştırmak yerine tahrik edici tutumlar alabiliyorlar.
- Hakem tartışmaları dinmek bilmiyor.
- Futbol Federasyonu, doğru dürüst bir irade ortaya koyamıyor.
- Futbol yorumcuları, birer holigan haline gelmiş durumda.
- Dikkat yerine ihmaller, özen yerine basiretsizlikler öne çıkıyor.
*
Trabzon’daki maçın, olaylara gebe olduğu herkesin malumuydu.
Buna rağmen sahada doğru dürüst önlem alınmamıştı.
Trabzon’da...
Müthiş bir ihmalkârlık vardı. Akıl almaz bir basiretsizlik vardı. Muazzam bir öngörüsüzlük vardı.
*
Trabzon’da yaşanan olaylarla bu iş bitmeyecek maalesef.
Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki şampiyonluk mücadelesinin nasıl bir gerilim potansiyeli taşıdığı ortada.
*
Akıllar bir türlü başa alınmıyor.
Hiç kimsenin sorumlu davranmaya niyeti yok.
Futbol dünyasını yönetenlerden bir irade koymalarını beklemek de boş bir hayal haline gelmiş durumda.
*
Futbolda yaşanan bu olaylar, artık ulusal güvenliğimizi tehdit eder hale gelmiş durumda.
Bu işe bir el atılması gerekiyor.
Bu işin şakası yok.
Olay basit bir futbol tartışması olmaktan çıkmış durumda.
Bu iş artık toplumsal birlik meselesi.
Bu iş artık milli güvenlik meselesi.
*
En yukarıdan, en tepeden bir çelik iradenin bu gidişe “hop” demesinin vakti geldi.
Hatta geçiyor bile.
RAMAZAN TERCİHLERİM
- İftar mı, sahur mu: İftar da güzeldir ama sahur. Hele sahurda açık restoranlardaki toplu sahurların yeri bambaşka.
*
- Güllaç mı, pide mi: Tabii ki pide. Yüzde yüz pide. Güllaç sevenleri anlamayanlar cemiyetinin üyesiyim.
- Boğaz mı, Sultanahmet mi: Tabii ki Sultanahmet. Ramazan sevinci en iyi orada yaşanıyor çünkü.
*
- Ayasofya mı, Süleymaniye mi: Tartışmasız Süleymaniye. Başından sonuna medeniyetimizin tasarladığı yapıdır o.
HATAY’DAN ÇOK PİS KOKULAR GELİYOR
CHP adayı Lütfü Savaş’ın kaybedeceğine dair araştırma sonuçlarının ortaya çıkmasının ardından Hatay’da çok pis işler dönüyor:
*
TİP adayı Gökhan Zan, tehdit edildiğini ve şantaja maruz kaldığını söylüyor. TİP, Gökhan Zan’ı büyük bir zan altında bırakarak çekiyor. Gökhan Zan, “partim beni sattı” diyor, Lütfü Savaş’ı suçluyor.
Milyon dolarların söz konusu olduğu mide bulandırıcı iddialar ortalığı kaplamış durumda.
*
Kısacası “kirli siyaset” olgusunun çok bariz bir örneği yaşanıyor güzelim Hatay’da.
10 GÜN KALA ADAYLAR ŞUNLARI YAPMAMALI
- Aşırı telaşlı bir görüntü vermemeliler.
- Gereksiz yükselişler içine girmemeliler.
- Radikal üslup değişiklikleri yapmamalılar.
- Özgüven patlaması yaşamamalılar.
- Vaatlerde bol kepçeye geçmemeliler.
KÜRESEL SÖYLENTİ GLOBAL DEDİKODU
“Mahalle dedikodusu” tınısında bir dedikodu dolaşıyor ortalıkta.
Semahat Hanım Teyze’nin dudaklarından dökülebilecek tarzda bir dedikodu. “Duydun mu kız... Kate ölmüş” tadında bir şey.
*
Bu söylenti, resmen küresel bir söylentiye dönüşmüş durumda. Bu dedikodu, alenen global bir dedikoduya dönüşmüş durumda.
*
Dünya çoktandır küresel bir köy haline geldiği için köyün dedikodusu da küresel olacak tabii.
ZEYNEP BASTIK’IN ‘LAN’ DEYİŞİNE DAİR
“Lan” diye bir şarkısı var Zeynep Bastık’ın. Bayağı popüler olmuş. Hatta dünya listelerine falan girmiş. Şarkıyı dinledim. Bastık’ın lan deyişine dikkat kesildim. Düşüncelerim şunlardır:
*
- Öyle içten lan diyor ki... Hiç kimse kabalık olarak algılamıyor.
*
- Öyle zarif biçimde lan diyor ki... Hiç kimse “bana lanlı lunlu şarkı söyleme” demeye gerek duymuyor.
*
- Öyle yedirmiş ki aşkına lanı... Hiç kimse azıcık da olsa yadırgamıyor.
*
- Öyle tatlı lan diyor ki... Herkes “keşke bana da lan dese” oluyor.
HAYALİNDE ESENYURT KANTONU MU VAR
CHP’nin DEM’e yakın Esenyurt adayı Ahmet Özer şöyle demiş:
*
“Esenyurt 7 büyükşehirden 57 ilden daha büyük bir ilçe. İl olup olmaması genel idarenin vereceği bir karardır. Esenyurt halkı da referandumla böyle bir talepte bulunabilir.”
*
İstanbul şehrinin içinde Esenyurt şehrinin hayalini kurmak.
Enteresan bir hayal.
Yoksa bu hayalin altında kanton manton mu yatıyor? Esenyurt’u özerkleştirecek mi nedir? Federatif bir Esenyurt rüyası mıdır bu?
*
Ne oluyor yahu?
CHP adayının böyle konuşması, bir tek bana mı anormal geliyor?