Hakan Aksay, Rusya ve Ukrayna gözünden Türkiye’deki seçimleri yazdı!
T24 yazarı Hakan Aksay Rusya ve Ukrayna’nın penceresinden Türkiye’deki seçimleri ve olası senaryoları değerlendirdi.
T24 yazarı Hakan Aksay Rusya ve Ukrayna’nın Türkiye seçimlerine yönelik beklenti ve düşüncelerini ortaya koyan bir yazı kaleme aldı.
Putin’in muhalefeti tanımadığını iyi ilişkilerde olduğu Erdoğan’ın ise iç ve dış kamuoyunda güçlenmesi için hamleler yaptığını ifade eden Aksay, “Millet İttifakı seçimleri kazanırsa bu durum hem Türkiye'nin Batı ile ilişkilerini güçlendirmesine hem de Rusya ile Ukrayna arasında en azından gerçek anlamda "tarafsız" konuma gelmesine yol açabilir.” yorumunda bulundu.
14 Mayıs seçimlerini kimin kazanacağı belli değilken Ukrayna lideri Zelenski'nin Erdoğan ya da muhalefet açısından tavır koymasının beklenmediğini ifade eden Hakan Aksay” Erdoğan kazanırsa şimdiye kadar ilerlenen yoldan ilerlenecek, temel olarak Batı'nın desteğiyle sonuç alma çizgisi sürdürülürken Ankara ile iş birliği de bozulmamaya çalışılacak.” değerlendirmesini yaptı.
Hakan Aksay yazısında şu görüşlere yer verdi:
Erdoğan yönetimi başlangıçta Rusya ve Ukrayna arasında tarafsız ve arabulucu olmayı seçse de sonradan Putin'e daha yakın davranmaya başladı.
Bir zamanlar Moskova, Ankara'yı Kiev yönetimine Bayraktar SİHA'ları verdiği ve sık sık Kırım'ın Ukrayna'ya ait olduğunu vurguladığı için eleştiriyordu.
Sonra Rusya-Ukrayna Savaşı başladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Şubat 2022'te başlayan savaşta iki ülkeye de eşit mesafede durup arabulucu rolünü oynamanın daha avantajlı bir pozisyon olduğuna karar verdi.
Bu yerinde bir karardı.
Türkiye, tarafları bir araya getirmek için birkaç hamle yaptı. Hemen sonuç alamadı. Ama doğru yoldaydı.
11-13 Mart 2022'de düzenlenen Antalya Diplomasi Forumu'nda gerçekleştirilen üç ülke dışişleri bakanları görüşmesinden somut sonuç alınamadı. 29 Mart'ta İstanbul Dolmabahçe'de yapılan toplantı daha başarılıydı. Daha sonra savaşan iki devlet arasında esir takasında da Ankara'nın arabuluculuğu gündeme geldi. Bunu bir dizi başka çaba izledi.
Tabii ki Erdoğan yönetiminin en net başarısı, 22 Temmuz 2022'de İstanbul'da taraflara Birleşmiş Milletler ve Türkiye'nin arabuluculuğunda Tahıl Koridoru Anlaşması'nın imzalatılmasında (ve sonradan bu anlaşmanın uzatılmasında) ortaya çıktı.
Erdoğan giderek Putin'e yaklaştı
Bununla birlikte aylar geçtikçe Erdoğan'ın söyleminde Putin'e daha yakın vurgular dikkat çekmeye başladı.
Özellikle Erdoğan'ın Rusya liderini Batı karşısında savunma çizgisi giderek daha sık gündeme geliyordu.
Kiev yönetimi bundan rahatsız olsa da açıktan tepki vermedi.
Çünkü gerçekten de hem savaşan taraflar arasında arabuluculuk hem de Rusya ile Batı arasında bir tür "pencere" rolünü Türkiye'den başka oynayacak kimse yoktu ve Ukrayna da bu işleyişten umutluydu.
Giderek Erdoğan ile Putin arasında 2004'ten itibaren kurulan orijinal dostluk ve karşılıklı anlayış, hatta sempati eğilimi (her ne kadar Suriye'deki gelişmelere bağlı olarak 2011'den sonra biraz temkinli ilerlemiş ve 24 Kasım 2015'te Türkiye'nin Rus uçağını vurmasından sonra ciddi bir darbe almış olsa da), yeniden kendini hissettirmeye başladı.
Gerçi Erdoğan, Ukrayna lideri Zelenski ile de görüşme ve telefonlaşma isteğini her fırsatta ortaya koymaya gayret ediyordu ama Putin ile ilişkisi çok daha samimi ve doğal görünüyordu.
Türkiye ile Rusya arasındaki ticari ilişkiler 2021'de hızlı bir yükselişle 33 milyar dolarlık hacmi aştı. Geçen yıl ise rekor kırarak 68 milyar dolara çıktı. Turizmden enerjiye kadar Rusya'nın Türkiye için özel bir yeri olduğu ortadaydı.
Bu arada Putin, Erdoğan'ın isteğini kırmayarak Akkuyu gerekçesiyle Türkiye'ye sermaye gönderdi. Ayrıca doğalgaz borcunu 2024'e erteledi.
Dahası seçimlere doğru ülke içinde zorlanan Erdoğan'ın kamuoyunda konumunu pekiştirmesi için onu Suriye lideri Esad'la barıştırmak amacıyla çaba harcamaya başladı.
Türkiye'de giderek güçlenen muhalefeti fazla tanımayan Putin, Erdoğan'la kurduğu "özel ilişki"yi kaybetmek istemiyordu.
Muhaliflerin "Batı yanlısı oldukları" ve başa gelmeleri halinde Ankara'nın "Moskova'ya sırtını döneceği" tezleri Rus basınında sık sık yer buluyordu.
Putin yönetimi, Türkiye'deki seçimlerle ilgili haddinden fazla net bir tavır ortaya koyma kararı almıştı: Erdoğan'ın iktidarı kaybetmesini kesinlikle istemiyordu.
Kiev, muhalefetin güçlenmesinden rahatsız değil
Peki Kiev'in isteği ve tavrı ne yöndeydi?
Zelenski yönetimi susuyordu.
Erdoğan'la ilişkileri bozmanın anlamı yoktu.
Ama savaşın ilk aylarından farklı olarak Moskova'ya daha yakın davranan Ankara'da bir yönetim değişikliğinin olması, en azından Zelenski'yi ürküten bir durum değildi.
Dahası eğer Rus basınının durmadan tekrarladığı gibi "Millet İttifakı Batı yanlısı" ise bu durum Ukrayna'nın lehine olabilirdi.
Ayrıca muhalefetin cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu'nun ABD ziyareti sırasında, 12 Ekim 2022'de "Savaşta Ukrayna'nın yanında yer almamız gerektiğini düşünüyoruz. Nükleer silaha sahip olan bir ülkenin, nükleer silaha sahip olmayan bir ülkenin topraklarını işgal etmesi, savaş başlatması doğru değil" demiş olması da hafızalardaydı.
Ukrayna'da yayın yapan Strana sitesinde 27 Mart 2023'te yer alan bir yorumda, Kılıçdaroğlu'nun iktidara gelmesi halinde "Batı ile ilişkilerin yeniden kurulması ve Moskova ile araya mesafe konması isteği, Türkiye'nin Rusya karşıtı bazı yaptırımlara katılmasına ve Ukrayna'ya daha aktif silah göndermeye başlamasına yol açabilir" deniyordu.
14 Mayıs seçimlerini kimin kazanacağı belli değilken Zelenski'nin şu ya da bu tavrı koyması beklenmiyor.
Erdoğan kazanırsa şimdiye kadar ilerlenen yoldan ilerlenecek, temel olarak Batı'nın desteğiyle sonuç alma çizgisi sürdürülürken Ankara ile iş birliği de bozulmamaya çalışılacak.
Ama Millet İttifakı seçimleri kazanırsa bu durum hem Türkiye'nin Batı ile ilişkilerini güçlendirmesine hem de Rusya ile Ukrayna arasında en azından gerçek anlamda "tarafsız" konuma gelmesine yol açabilir.
Dolayısıyla Zelenski'nin seçimleri Erdoğan'ın kazanması için dua etmediğini öne sürmek bence hiç de zor değil.