Gökyüzündeki gizemli ışıklar nükleer testlerle bağlantılı mı?
 
                                        Bilim insanları, 1940–50’lerdeki gizemli gökyüzü ışıklarının nükleer testlerle bağlantılı olabileceğini ortaya koydu. 2.718 günlük veri seti dikkat çekti.
Bilim dünyasında ses getiren yeni bir araştırma, 1940’lar ve 1950’lerde gözlemlenen gizemli gökyüzü ışıklarının, o dönemde yapılan nükleer denemelerle bağlantılı olabileceğini ortaya koydu.
Vanderbilt Üniversitesi’nden Dr. Stephen Bruehl ve Stockholm Üniversitesi’nden teorik fizikçi Dr. Beatriz Villarroel tarafından yürütülen araştırma, 2.718 günlük astronomik veri setini analiz ederek geçici gökyüzü olayları (transient) ile nükleer test tarihleri arasında çarpıcı bir ilişki buldu.
2.718 günlük veri seti şaşırtıcı bir korelasyon gösterdi
Araştırmaya göre, 1949–1958 yılları arasında yapılan gözlemlerde, geçici ışık olaylarının nükleer testlerin yapıldığı günlerde ve ertesi günlerde yüzde 45 daha sık görüldüğü belirlendi.
Bu sonuçlar, gökyüzünde görülen bazı tanımlanamayan anormal olayların (UAP) rastlantısal olmadığını ve insan kaynaklı nükleer faaliyetlerle bağlantılı olabileceğini gösteriyor.
Bilim insanları, söz konusu ışıkların sadece fotoğraf hatalarından ya da gözlemci yanlılığından kaynaklanmadığını vurguladı.
VASCO Projesi: Yüzyıllık gökyüzü değişimleri incelendi
Araştırmanın temeli, VASCO (Vanishing and Appearing Sources during a Century of Observations) projesine dayanıyor.
Proje, 20. yüzyılın başından itibaren yapılan gökyüzü gözlemlerini analiz ederek zaman içinde ortaya çıkan ve kaybolan ışık kaynaklarını tespit etmeyi amaçladı.
1949–1958 döneminde Mount Palomar Gözlemevi’nin POSS-I (Palomar Observatory Sky Survey) kapsamında çektiği fotoğraf plakalarında, bazı ışık noktalarının yalnızca bir defa göründüğü ve sonraki gözlemlerde tamamen kaybolduğu tespit edildi.
Bu olaylar “transient” olarak adlandırılıyor ve klasik yıldız, uydu veya kozmik olaylarla açıklanamıyor.
UAP raporlarıyla bağlantı dikkat çekti
Araştırma, UAP (tanımlanamayan anormal olaylar) kayıtlarını da inceledi.
Analizlere göre, bir gün içinde birden fazla UAP raporu olduğunda geçici ışıkların görülme olasılığı %8,5 arttı.
Ayrıca, UAP gözlemleri nükleer test dönemlerinde artış gösterdi. Bu durum, bilimsel literatürde ilk kez bu ölçekte istatistiksel olarak doğrulandı.
Neden hala bilinmiyor
Araştırmacılar, nükleer testlerin ardından bu ışıkların artmasının radyoaktif serpinti, iyonosferik bozulma ya da doğrudan gözlem hatası ile açıklanamayacağını ifade etti.
Çalışmanın sonucuna göre, bu geçici ışıkların bir kısmı gerçek astronomik olaylar olabilir. Ancak bunların kesin kaynağı hala bilinmiyor.
Dr. Villarroel, “Bu olaylar, nükleer çağın gökyüzüne bıraktığı izler olabilir. Ancak kesin açıklama için daha fazla veri ve modern gözlem gerekiyor” dedi.
 
                                                           
                                                            
                                                        
                                                     
                                                           
                                                            
                                                        
                                                     
                                                           
                                                            
                                                        
                                                    