Erdoğan’ın Gabar’daki petrol keşfi açıklamasına uzmanlar ne diyor?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gabar’da günlük 100 bin varillik üretim kapasitesine sahip yeni bir petrol rezervi keşfedildiği ilişkin açıklamasına enerji politikaları uzmanı Necdet Pamir’den “doğru değil” açıklaması geldi.
Türkiye seçimlere gün ayarken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan petrol keşfine ilişkin önemli bir açıklama geldi.
Erdoğan, 2 Mayıs’taki Konya mitinginde Şırnak’ta Gabar Dağı bölgesinde, günlük 100 bin varillik üretim kapasitesine sahip yeni bir petrol rezervi keşfedildiğini açıkladı. Erdoğan bulunan rezervin Türkiye’nin günlük petrol tüketiminin 10’da 1’ini tek başına karşılayacağını ve ilk kuyudan alınan petrolün şimdiden işlenmek üzere rafinerilere sevk edildiğini söyledi.
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığın ise Erdoğan’ın ardından yaptığı yazılı açıklamada, “Cudi-Gabar’daki keşif yaklaşık 1 milyar varil yerinde petrol içermektedir. Önümüzdeki dönemde art arda tespit kuyuları kazarak ve kuyu testleri icra ederek 2023’ün sonuna kadar Saha Geliştirme Planını sonlandırmayı hedeflemekteyiz” denildi.
Peki bu rezerv hakkında neler biliniyor, günlük 100 bin varil üretimi hedefi için uzmanlar ne diyor?
BBC Türkçe’de yer alan habere göre uzmanlar Erdoğan’ın açıklamasına ihtiyatlı yaklaşıyor.
Petrol Mühendisleri Odası (PMO) Başkanı İnanç Alptuğ Hıdıroğlu, sahanın içinde barındırdığı toplam petrol miktarının yapılacak saha geliştirme çalışmalarıyla netlik kazanacağını söylüyor:
“İlk petrolün bulunduğu kuyu keşfedildi. Bundan sonraki saha geliştirme sürecinde bu kuyunun belli uzaklıkta sağına, soluna, önüne, arkasına kuyular kazılmaya başlanır ve ne kadar petrol alınabileceği daha net ortaya çıkar.
"Yapılan bu geliştirme çalışmalarıyla bulunan rezervuardaki petrolün miktarının netlik kazanması mümkün olur. Bundan sonra da üretim planlaması yapılır. Petrolün en verimli şekilde alınması için çalışmalar gerçekleştirilir."
BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan enerji politikaları uzmanı Necdet Pamir ise henüz keşif aşamasındaki sahada, bir kuyu üzerinden yapılan günlük 100 bin varil üretim açıklamasının doğru olmadığını savunuyor.
Bir petrol sahası keşfinin ardından ilk aşamada tespit kuyuları açılarak testler yapılması gerektiğini belirten Pamir, ardından rezerv tahmini yapılacağını ve bu rezervin ne kadarının üretilebileceğinin tespit edilmesi gerektiğini söylüyor.
Daha sonra çalışmalara devam etmenin ekonomik olup olmadığına bakılması gerektiğini söyleyen Pamir, şu anda sadece bulgu üzerinden, "seçime yönelik, aceleyle ve bilime aykırı bir şekilde" rezerv açıklaması yapıldığını belirtiyor.
Bir sahada hiçbir zaman petrolün tamamının üretilemediğini, bir kısmının mutlaka aşağıda kaldığını belirten Pamir, en iyi koşullarda petrolün yüzde 30’unun alınabileceği Şehit Aybüke Yalçın sahasında yüzde 60’lık üretim yönündeki açıklamaların yanlış olduğunu söylüyor.
Pamir, “Örneğin Batı Raman sahasının yerinde petrol miktarı 2 milyar varil. Türkiye’nin en büyük petrol sahası. Ama petrol o kadar ağır ki, asfalt gibi. Normal üretim yöntemleriyle bunun ancak yüzde 1,5’luk kısmını alabiliyorsunuz” diyor.
Açılan tek bir kuyuda görülen özelliklerin sahanın geri kalanında aynı olacağı varsayımının da doğru olmadığını söyleyen Pamir, “Normalde sahada 7-8 kuyunun açılması ve bunların uzun süreli teste tabi tutulması gerekiyor. Örneğin kuyular arasında irtibat var mı, özellikleri benziyor mu, bunlara bakmak lazım. Bütün bu testleri yaptıktan sonra buradaki tahmini rezervi söyleyebilirsiniz” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Sahada her şey homojen, her yer petrolle dolu, nereyi açarsak petrol çıkacak hesaplamasıyla varil hacmi hesaplanıyor. Bu doğru değil. 1 milyar varil rezerv açıklaması 5 milyar, 10 milyar da olabilir veya bunun 10’da 1’i de olabilir.
"Tespit kuyularını uzun süreli teste tabi tutmadan bunu söylemek mümkün değil. Türkiye Petrolleri şu anda Türkiye’de 40 sahadan günde yaklaşık 60-65 bin varil üretiyor. Bir anda 100 kuyunun açılacağı ve bu üretimin ikiye katlanacağı söylemi yanlış.”
Neden bu bölgede daha fazla çalışma yapılmamış?
Uzmanlar, Gabar Dağı bölgesinde birkaç yıldır yapılan iki ve üç boyutlu sismik çalışmalar ve bölgede açılmış kuyular olduğunu ancak hem güvenlik hem de teknolojik nedenlerden ilerleme kat edilmediğini söylüyor.
PMO Başkanı Hıdıroğlu bu durumu şöyle açıklıyor:
'Türkiye’de petrol vardı ama çıkartılmasına izin vermediler' söylemleri biraz abartılı. O dönemlerde kazılan kuyularda bulunan petrolün satış fiyatı, üretim maliyetinden düşük kalıyorsa onu kimse çıkartmaz. Şimdi fiyatlar yükselmiş ve daha uygun bir hale gelmiş olabilir" diyor ve ekliyor:
"O dönemin teknolojisiyle gerçekten petrol bulunamamış da olabilir. O kuyular kazılmış, dönemin teknolojisi ve şartlarıyla rezervuara ulaşılamamış ve boş diye raporlanmış ve kapatılmış, şimdi yeniden güncel teknolojiyle eski kuyularda petrol bulunmuş da olabilir.
“Aynı zamanda faylanma oldukça petrol yataklarının stabilitesi de bozulur. Petrolün içinde bulunduğu kapan sisteminin stabilitesinin bozulması petrolün göç etmesine ya da rezervuardan gitmesine neden olabilir. Bizim coğrafyamızda fay hatları var. Hareket varsa orada bulmayı beklediğiniz petrol kaçıp gidebilir."
Enerjide bağımsızlaşma
14 Mayıs seçimleri öncesi her gün ülkede çeşitli mitinglere katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Konya’da yaptığı açıklamada Şehit Aybüke Yalçın sahasının keşifiyle Türkiye’de enerji bağımsızlığı yolunda yeni bir adım atıldığını söyledi.
PMO Başkanı Hıdıroğlu, Türkiye’de petrol arama faaliyetlerinin hızlandığını ve ilk değerlendirmelerden sonra Doğu Anadolu ile Güneydoğu Anadolu bölgesindeki çalışmaların Türkiye’yi enerji bağımsızlığı anlamında gelecek yıllarda oyun değiştirici veya oyun kurucu noktasına getirebileceğini düşünüyor.
Türkiye’nin enerji bağımsızlığı yolunda büyük bir adım attığını söyleyen Hıdıroğlu, “2023 yılı için 200’ün üzerinde kuyu planı var. Bu, her ay yaklaşık olarak 18-20 kuyu demek. Bence son yılların en yoğun sondaj çalışması yürütülüyor Türkiye’de” diyor.
Öte yandan Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığında son yıllarda artış yaşandığını, petrol, doğal gaz ve taşkömürünün büyük kısmının ithal edildiğini, yenilenebilir kaynaklardan ise yeterince faydalanılmadığını söyleyen enerji politikaları uzmanı Pamir şöyle konuşuyor:
“Türkiye’nin güneş enerjisinden elektrik üretebilme kapasitesi çatı uygulamaları dahil 400 milyar kilovatsaat. Geçen sene yaklaşık 330 milyar kilovatsaat elektrik tüketmişiz tüm kaynaklardan. Yani güneş potansiyelimiz tüketimimizin üzerinde.
“Güneş potansiyelimizin bugüne kadar sadece yüzde 4’ünü devreye sokmuşuz. Karasal rüzgar enerjisi potansiyelinin ise yalnızca yüzde 24’ünü.”
'Türkiye'nin 2053 net sıfır hedefiyle tutarlı değil'
Fosil Yakıtların Ötesi (Beyond Fossil Fuels) Kampanyacısı Duygu Kutluay’a göre kömür, petrol ve doğal gaz gibi yakıtlara bağımlılığın devam etmesi Türkiye'nin 2053 net sıfır hedefiyle tutarlı değil.
"Petrol ve gaz gibi fosil yakıtların bulunmasının ‘müjdelenmesi’, enerji planlarında hala kömüre yer verilmesi Türkiye’nin çağı yakalayamaması açısından kaygı verici. Tüm dünyanın hızla terk ettiği, hem ekonomimizi hem de sağlığımızı tehdit eden bu kirli enerjiler yerine zengin yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan faydalanmalıyız. Aksi takdirde fosil yakıtlara bağımlılıkta ısrar etmek sadece enerji dönüşümünü geciktirecek ve uzun yıllar boyunca Türkiye'nin fosil yakıt krizleri karşısında kırılganlığının devam etmesine neden olacak” diyen Kutluay şöyle devam ediyor:
"Bir yandan elektrik üretiminin hızla karbonsuzlaştırılması, diğer yandan da ısıtma ve ulaşım sektörlerinin hızla elektrifikasyonu için bir geçiş planına ihtiyaç var. Mevcut politikaların aksine, yenilenebilir enerji, özellikle güneş ve rüzgar, enerji geleceğimizin süsü değil ana aktörü olmalı.’’