G20 Zirvesi, kime hangi mesajları verdi? Al Ain Türkçe Özel
Hindistan’daki G20 Zirvesi'nde Alınan ve alınmayan kararların bir nedeni ve anlamı vardı. Uluslararası İlişkiler Uzmanı Anıl Çağlar Erkan, zirveden çıkan mesajları Al Ain Türkçe’ye değerlendirdi.
G20 Zirvesi, Afrika Birliği'ni yeni üye kabul etti ve Çin'e rakip olabilecek bir ticaret koridoru planladı. Ancak, Rusya'ya yönelik eleştiri eksikliği Ukrayna'yı hayal kırıklığına uğrattı. İklim değişikliği konusunda ise tatmin edici adımlar atılmadı. Geride bıraktığımız G20 zirvesinin yansımalarını Uluslararası İlişkiler Uzmanı Anıl Çağlar Erkan’la konuştuk.
G20 zirvesi sonuç bildirgesinde Ukrayna savaşı bağlamında Rusya'ya yöneltilen eleştirinin olmaması, nasıl bir diplomatik stratejiyi yansıtmaktadır ve bu durum Ukrayna ile G20 ülkeleri arasındaki ilişkileri nasıl etkileyecektir?
Lavrov’un “Çok tatmin edici bir zirve oldu” açıklaması, işin Rusya açısından anlamını ortaya koyuyor. Bu konuda beklentilerin aksine bir durum ortaya çıktı. Rusya’ya bu şekilde yumuşak bir dil kullanılmasının sebebi, Batı’nın artık Rusya’ya daha fazla saldırgan davranmama tavrının bir gereği.
Putin’in zirveye katılmaması, Çin Devlet Başkanı’nın da aynı tavrı takınması ortamın daha da gerileceğinin işareti olarak yorumlandı. Zirvede takınılan tavır, Batı’nın artık savaşın bitirilip barışın sağlannması konusundaki niyetini ortaya koydu.
Aynı şekilde Ukrayna’nın da Batı tarafından eskisi gibi desteklenmeyeceği mesajını aldığını söyleyebiliriz. Batı’nın bu noktada Ukrayna’nın hırçın tavrını da tartışmaya açtığını görüyoruz. Ukrayna’nın artık Batı tarafından körü körüne desteklenmeyeceğini, bir başka deyişle Ukrayna’ya koşulsuz destek verilmeyeceğini söyleyebiliriz.
Afrika Birliği'nin G20 üyeliğinin kabul edilmesi, Küresel Güney ülkelerinin temsilini artırırken, bu üyeliğin G20'nin genel politika ve strateji yapısına etkileri neler olacaktır?
Bu son derece önemli. Artık küresel kuzeyin karşısına küresel güneyin dengeleyici olarak çıktığını görüyoruz. 55 üyeli Afrika Birilği’nin dahil edilmesiyle G20 plus olarak niteleyebiliriz. Afrika Birliği’nin de Avrupa Birliği ile benzer bir statüde üye olması oldukça dikkat çekici. Küresel kuzeyle güneyin ciddi bir diyalog içine gireceğini gösteriyor.
Birçok açıdan Afrika işin içine girecek. Küresel sorunları en çok yaşayan bir kıtadan bahsediyoruz. En çok yatırım potansiyeli olan bir kıtadan bahsediyoruz.
G20’nin genel politikası çift kanatlı bir sistem halini alacak. Sadece kuzey değil güney de G20’nin içine giriyor. Bir anlamda BRICS ülkelerinin de işin içine girmesi anlamına geliyor. Küresel güney kanadı güçlendirilerek daha etkin çözümler üretilebilir. Burada artık g20 ülkelerinin de küresel değerleri hatırladığını söylemek mümkün.
Çin'e rakip olabilecek bir ticaret koridoru hakkında anlaşmaya varılması, Çin'in "Bir Kuşak, Bir Yol" projesiyle nasıl bir rekabet dinamiği oluşturacak ve bu durum uluslararası ticarette nasıl bir dengesizliğe yol açabilir?
ABD öncülüğünde gerçekleştirilen bir proje. Hindistan’dan Avrupa’ya uzanan bir yola ilişkin momerandum imzalandı. Deniz+demir+karayolu ağını birbirine bağlayan bir yapılanma söz konusu. Burada doğrudan doğruya çini dışarda bırakacak bir projeden söz edemeyiz. Unutmamak gerekir ki dünyanın fabrikası hala Çin. Yeni bir koridor oluşturulması Çin’in dışarda bırakılabileceği anlamına gelmiyor. Çünkü ürünler orada üretiliyor.
Yeni koridorda Orta Doğu önem kazanıyor. Hindistan yükselen güç olarak kabul ediliyor. Hindistan, Çin’e karşı bir denge unsuru olarak öne çıkarılmaya çalışılıyor. Çin’in etkisinin azaltılması hedefleniyor. Ancak bu ne kadar başarılı olacak uygulamada görülecek bir durum.
G20 zirvesinin iklim değişikliği konusunda çekimser kalmış olması, iklim değişikliğiyle mücadelede uluslararası toplumun önceliklerini nasıl yansıtmaktadır ve bu çekimserlik gelecekteki iklim politikalarını nasıl etkileyecek?
İklim değişikliği konusunda beklenen adımlar doğrudan atılmadı. Bunun en önemli nedeni G20 ülkelerinin dünya termik santrallerinin yüzde 90’ına sahip olması. Özellikle fosil yakıtlarla ilgili kademeli bir geçişten bahsediliyor. Enerjiyle ilgili adımların doğrudan ve hızlı bir şekilde atılamadığını bir kez daha görmüş olduk.
İklim politikaları anlamında taahhütlerini zaten vermişlerdi. ABD bu konudaki en önemli soru işaretiydi. Trump iklim değişikliğinin bir sorun olmadığını söylüyordu, Paris anlaşmasından çekilme ihtimalini dile getiriyordu. Çin gibi ülkelerin taahhütlerine yerine getirme yoluna gideceğini söylenmesi önemli. Yenilenebilir enerji konusunda Çin en avantajlı ülkelerden biri. Çünkü dönüşüme ilişkin ürünlerin en büyük üreticisi Çin... Bu dönüşümden en çok karlı çıkacak ülkelerin başında Çin var.
İklim politikalarında ciddi bir yatırım gerekli. G20’nin çekingen kalması bu yatırımları etkileyebilir. Çok ciddi bir paradan bahsediyoruz çünkü. Bu kaynakların bu projelere aktarılması gerekiyor. Teknolojik altyapı eksikliği hammadde eksikliği, yeni teknolojilerin güvenliği sorunları var. Bunun yanında fosil yakıtların devamını savunan bir lobi de var. Savaşla birlikte doğalgaz fiyatlarındaki artış nükleer ve termik santrallere dönüşü gündeme getirdi. Bu nedenle fosil yakıtlardan yeşil enerjiye dönüşüm biraz sekteye uğrayabilir.