Fransa’daki olaylar Avrupa’ya yayılır mı? Al Ain Türkçe Özel
Fransa’daki olayların boyutları korkutucu seviyeye ulaştı. Fransa endişeli, Avrupa diken üstünde. Olaylar kısa sürede bastırılabilir mi? Avrupa’ya yayılma riski ne? Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Levent Ersin Orallı değerlendirdi.
Fransa'da 17 yaşındaki bir gencin polis tarafından öldürülmesinin ardından başlayan protestolar devam ediyor. Olayların önü alınamıyor. Avrupa da diken üstünde. Olayların diğer ülkelere yayılma endişesi Avrupa’yı korkutuyor. Fransa’da yaşananların nedenini, olayların Avrupa’ya yayılma riskini Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Leven Ersin Orallı ile konuştuk.
Fransa’da tansiyonun daha da yükselmesi bekleniyor mu?
Fransa’daki sokak olayları sadece 17 yaşındaki bir gencin öldürülmesiyle ilintili değil. Salgın öncesinde sarı yeleklileri, ardından emeklilik yaşının artırılmasına ilişkin kanunla alakalı protesto süreçlerini gördük. Polisin doğrudan özellikle sosyo-ekonomik ve ırk farkı gözeterek şiddet kullandığını gördük. Yasal düzenlemelerin sosyal adaletsizliği daha da körükler hali, Fransa’da özellikle göçmen aileler bağlamında kuzey ve güney noktasında bir dengesizlik yaratmış vaziyette.
Bu dengesizlik her yıl tetiklenme için bir olay arıyor. Bu sene de 17 yaşında bir çocuğun polisler tarafından vurulmasıyla alevlenmiş vaziyette. Dolayısıyla sokak olayları mevcut sosyo-ekonomik yapının değiştirilmesi için önemli yasal adımlar atılmadığı müddetçe, işsizlik maaşı ve emeklilik süreciyle ilgili düzenleme yapılmadığı müddetçe devam edecektir.
Çünkü hadise artık bir gencin öldürülmesi olayının protestosu noktasından çıkmış, birkaç yıl öncesinde ABD’de cereyan eden bir siyahinin vurulması ardından ırk ayrımına benzeyen bir duruma dönüşmüştür. Cezayir, Fas, Yemen, Libya gibi bölgelerden Fransa’ya gelenlerle Fransız vatandaşları arasında var olan, ırksal ve sömürge rejiminden bıkmışlığın simgesi haline geldi.
Fransa hükümeti yaşanan olaylarda nasıl bir sınav veriyor?
Fransa hükümeti uzun yıllardan beri sarı yelekliler süreciyle ilgili olarak sadece Fransızlar üzerinden cereyan eden bu tip sokak olaylarının tecrübesiyle harmanlanmış vaziyette. Özellikle Marsilya’da, Nice’de ve Lyon’da son 5 yılda meydana gelen daha irili ufaklı sokak olaylarında da Fransız polisinin tecrübesi var.
Fakat gelinen nokta itibariyle özellikle göçmen politikaları bağlamında olumlu bir sınav verilmedi. İlgili yasal düzenlemeler yapılamadı. Bu nedenle göçmenlerin entegrasyonu sürecinde her geçen gün geriye gidildiği bir dönem ortaya çıktı.
Pandemide yaşanan ekonomik kriz ve bu krizin daha ziyade alt gelir grubunu vurması ve bu gelir grubundaki insanların büyük oranda göçmenlerden oluşmasını unutmamak lazım.
Sonuç olarak acil köklü yasal değişiklikler yapılmadığı sürece, hükümetin bu sınavda başarılı olma ihtimali bulunmuyor.
Eylemciler hangi şartlarda şiddet eylemlerini sonlandırır?
Eylemciler tek bir merkezden yönlendirilmediği için her bir grubun farklı şehirlerde bam başka taleplerle sahada olduğunu görüyoruz. An itibariyle sokak eylemleri artık kundaklama ve yağma olayları ve bir noktadan sonra büyük oranda gelir adaletsizliğinden kaynaklı servet düşmanlığına dönmüş vaziyette. O bakımdan tek bir hamleyle, tek bir emirle, tek bir yasal düzenlemeyle Fransa’daki sokak olaylarının bastırılmasının bu noktadan sonra mümkün olmadığı kanaatindeyim.
Şiddet içeren olayların direk şiddetle bastırılması, kolluk kuvvetlerinin, özellikle savcıların, net şekilde var olan yasal düzenlemeleri sonuna kadar zorlamakla yükümlü olduğu bir dönem ortaya çıktı. Olayların entegrasyon süreciyle ilgili belki devlet başkanı düzeyinde, içişleri bakanlığı düzeyinde kucaklayıcı mesajların verilmesiyle bir miktar bastırılabileceğini ama bu zeminin bundan sonra Fransa’da yeni sorunları doğuracağını düşünüyorum.
Fransa'da yaşanan sınıfsal problemler, diğer Avrupa ülkelerinde ne düzeyde? Eylemlerin Avrupa'ya yayılma riski ne ?
Fransa’da yaşanan bu durum nüfusun neredeyse yüzde 15’inden fazlasının göçmen olması, takriben yüzde 10’a yakın kesiminin farklı bir dine mensup olmasıyla da ilgili. Avrupa’nın diğer ülkelerinde uçurum bu denli yoğun değil. Entegre olamamış kişi sayısı hiçbir devlette Fransa’daki kadar fazla değil. Çünkü Fransa’da uzun yıllardan beri kuzey-güney arasında iktisadi dengesizlik sürüyor. Bir tarafta tarım toplumu, bir tarafta hizmet toplumu, diğer tarafta ise sanayileşmiş bir Fransa var.
Bunların her biri üst üste geldiği zaman Fransa’da var olan bu olayların diğer ülkelere, Belçika, Hollanda, Lüksemburg, Almanya belki İtalya, İspanya ve Portekiz gibi ülkelere bu şekilde net sirayet etmesinin mümkün olmadığı kanaatindeyim. Ufak tefek gösteriler olacaktır. Ancak o ülkelerde var olan sosyo-ekonomik denge ve sosyal devlet algısı Fransa’dan çok daha güçlü olduğu için yapılacak eylemler şiddet olaylarına dönüşmeyecektir diye düşünüyorum.
Diğer ülkelerde de özellikle son 5 yıla baktığımızda var olan, Afrika ve Orta Doğu’daki iç savaşlardan kaynaklı göç yoğunluğunun her geçen gün arttığı, entegrasyon sürecinin her geçen gün zorlaştığı ve pandemiden kaynaklı ekonomik krizin arzu edilen istihdam kabiliyetini oluşturmamasından dolayı toplumlarda barışık bir ortamın doğamadığını görüyoruz. Fakat her ne kadar bu denli olumsuzluklarla dolu bir kıta Avrupası modeli görsek de özellikle Fransa’da var olan sürecin kolay kolay hiçbir ülkede bu denli ağır şekilde görülmeyeceğini düşünüyorum. Bunun hem nüfus hem dini yönelim hem de Kuzey Afrika ve Suriye’den gelenlerin diğer ülkelerle bu denli yan yana duramaması, bu denli örgütlü hareket edememesinden kaynaklandığını söyleyebiliriz.