Faruk Bildirici: "Şovun bir parçası olmak çok gerekli değil" AL-AIN Türkçe- Özel
Medya ombudsmanı Faruk Bildirici, AL- AIN Türkçe'ye AK Parti'nin ‘Türkiye Yüzyılı' programına “muhalif" gazetecileri de davet etmesini değerlendirdi: Bildirici “Şovun bir parçası olmak çok gerekli değil” dedi.
AK Parti’nin yarın düzenleyeceği ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2023 seçimleri için izleyeceği yol haritasını açıklayacağı ‘Türkiye Yüzyılı’ başlıklı program siyasette ve medyada fikir ayrılıklarına yol açtı. Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Saadet Partisi, Hür Dava Partisi, Büyük Birlik Partisi, Demokratik Sol Parti, Demokrat Parti, Vatan Partisi, Yeniden Refah Partisi, Anavatan Partisi ve İYİ Parti genel başkanları o programa davet edildi. HDP, DEVA ve Gelecek Partisi’ne ise davet gönderilmedi. “Muhalif” olarak adlandırılan birçok gazeteci de yıllar sonra Erdoğan’ın ve AK Parti’nin bir programına davet edildi.
Bu durum gazeteciler arasında görüş ayrılıklarına yaşanmasına neden oldu. Medya ombudsmanı Faruk Bildirici AL-AIN Türkçe’den Buluş Akpolat’a yaşanan tartışmaları ve gazetecilerin hangi gerekçelerle nasıl tutum almaları gerektiğini değerlendirdi. Bildirici, “siyasi partilerin aktivitelerini izleyecek gazeteci seçmesi bence yanlış bir tutum” dedi
Bildirici yaşanları şu ifadelerle değerlendirdi:
“ŞİMDİ NE DEĞİŞTİ?”
“Siyasi partilerin toplantıları, mitingleri, her türlü aktivitelerin aslında bütün gazetecilere açık olması gerekir. Yani böyle davet usulu değil, bütün gazetecilere açık olur, özel olarak davet etmek istedikleri kişiler var ise partiler onları davet eder ama basın olarak herkese açık olur ve gerekirse de bütün kurumlara çağrı yapılır, onlar kimin gideceğini belirler. Yani siyasi partilerin aktivitelerini izleyecek gazeteci seçmesi bence yanlış bir uygulama ama maalesef bu iktidar döneminde yaygınlaştı ve iyice yerleşti. Sürekli bunu yapıyorlar hatta diğer partilerde bunu yapmaya başladı bu yanlış birincisi bu, ikincisi; burada AK Parti'nin çağırdığı arkadaşları hiçbir etkinliğine davet etmiyordu hatta almıyordu ve onların çalıştığı kurumları da aktivite etmiyordu. Şimdi benim açımdan, gazetecilik açısından soru şu; ne değişti. Yani; AK Parti bu arkadaşları eskiden yok sayarken hatta hedef alırken, aşağılarken, yazdıklarıyla söyledikleriyle ilgili çeşitli suçlamalar yöneltirken şimdi ne değişti de bu isimleri çağırıyor, bunu anlamış değiliz. “
“DEĞİŞİMDEN SÖZ ETMEK MÜMKÜN DEĞİL”
“Aslında AK Parti'nin neden bu arkadaşları çağırdığını açıklaması gerektiğini düşünüyorum. Şimdiye kadar medyaya yönelttikleri baskıcı tutumun yanlış olduğuna inandılar, gazetecileri yok saymanın aşağılamanın akreditasyon uygulamalarına karar verdiler de özeleştiri mi yapıyorlar yani, bunun açıklanması lazım. Böyle bir açıklama yok ortada. Dolayısıyla, bir açılımdan değişimden söz etmek pek mümkün değil. Sadece AK Parti'nin seçim vaatlerini açıklaması söz konusu. Bunu izleyin ve yayınlayın diyorlar. Bu gazeteci arkadaşların onları yayınlamasına ihtiyaç duymuşlar belli ki, o nedenle çağırıyorlar. Yani bu gerekçelerle gitmek çok anlamlı gelmiyor bana açıkçası çünkü oradan yapılan bir açıklama yok ve belli ki bu politikalar sürecek.”
“AKP MEDYAYA YÖNELİK BASKICI POLİTALARINDAN VAZGEÇMİŞ DEĞİL”
“ Üstelik de sahadaki arkadaşların çalışma koşullarında akreditasyon yasaklarında da bir değişiklik yok. FOX TV, HALK TV ve Sözcü'ye yaptıkları kurumsal yasağı da kaldırmışlar dünkü haberlerden anladığım kadarıyla. O da geçici mi yoksa kalıcı bir akreditasyon serbestisi mi , onlar da bundan sonra Erdoğan'ın tüm programlarını izleyebilecekler mi onu da bilmiyoruz. Belirsiz bir durum var ama AKP medyaya yönelik baskı politikalarından vazgeçmiş değil. Oraya ilişkin kalıcı değişikliği işaret etmiyor. Kaldı ki dün 21 Kürt meslektaşımız gözaltına alındı. Daha sansür yasası yeni çıktı, daha da baskıcı yöntemlerin artacağı konusunda işaretler var.”
“ŞOVUN BİR PARÇASI OLMAK GAZETECİLİK AÇISINDAN GEREKLİ DEĞİL”
“ Şimdi böyle bir ortamda oraya gidip şovun bir parçası olmak gazetecilik açısından çok gerekli değil ama elbette ki gazeteci çağrıldığı her yere gider, çağrılmadığı her yere de gider ve izler. Bu nedenle ben oraya katılacak arkadaşların da tavrını yadırgamam. Tabi ki gidebilirler ama oraya bu kadar tartışmanın ardından gitmek gerçekten oraya gidecek eleştirel gazetecilere daha da ağır sorumluluklar yüklüyor. Çünkü iktidar yanlısı gazetecilerin yanında gazeteciliğin nasıl yapıldığını onlara göstermek, kanıtlamak ve daha başarılı gazetecilik yapmak konusunda onlara bir sorumluluk yüklüyor.”
"İSMAİL KÜÇÜKKAYA'NIN AKŞENER'E SORMASI DOĞRU DEĞİL"
“İsmail Küçükkaya arkadaşımızın Meral Akşener'e programda, kendisinin katılıp katılmamasını sorması bence doğru bir yaklaşım değil. GazEtecinin kendisinin karar vermesi lazım. NevşiN Mengü arkadaşımızın bu konuda anket yapması da doğru değil. Gazetecilik ilkelerini oylamayla belirleyemeyiz doğru olup olmadığını, orada da sorun var.”