Erdoğan'dan BMGK'ya Gazze tepkisi: Çarpık yapısı bir an önce değiştirilmeli
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun Gazze’ye yönelik tutumuna tepki göstererek “Çarpık yapısı bir an önce değiştirilmelidir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi'nde İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesinin 39. Bakanlar Oturumu Açılış Programı'nda konuştu.
Konuşmasının büyük çoğunluğunda Gazze’ye yer veren Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na (BMGK) tepki gösterdi.
Erdoğan sözlerine “Dünyanın dört bir yanındaki kardeşlerime sizlerin vasıtasıyla selam ve sevgilerimi iletiyorum. Özellikle 7 Ekim'den beri İsrail'in ahlaksız saldırılarına rağmen vatanlarına sahip çıkan Gazzeli ve Filistinli kardeşlerimi yürekten selamlıyorum. Dünyanın farklı köşelerinde Müslümanca yaşama mücadelesi veren tüm kardeşlerime buradan muhabbetlerimi gönderiyorum. Sizleri bir kez daha ülkemizde ağırlamaktan büyük bahtiyarlık duyuyorum. Türkiye'ye ve aziz İstanbul'a hepiniz hoş geldiniz” diyerek başladı.
Gazze’de öldürülenlerin büyük çoğunluğunun kadınlar ve çocuklar olduğunu belirten Erdoğan, “Kendilerinden haber alınamayan Gazzeli sayısı 6 bin 500'ü geçti. İsrail zulmünün kurbanları arasında 73 gazeteci ve 100'ün üzerinde Birleşmiş Milletler görevlisi de var. Öyle bir tablo ki küresel güvenlik ve barışı korumak için kurulan Birleşmiş Milletler kendi çalışanlarını dahi İsrail'in barbarlığından koruyamıyor. Avrupası'ndan Amerika'sına kadar insan hak ve hürriyetlerinin savunuculuğunu yapan güçlerin içine düştükleri acziyet ise daha vahimdir. Bu ülkeler adeta İsrail'e daha fazla çocuk öldürmesi, hastane, okul, ev vurması, daha fazla masum kanı dökmesi için şartsız destek veriyor” ifadelerini kullandı.
ULUSLARARASI BASIN KURULUŞLARINA TEPKİ
Erdoğan şunları kaydetti:
“Uluslararası basın kuruluşları Gazze'de öldürülen meslektaşları için tek bir cümle kuramıyor. İsrail'e karşı tek bir eleştiri getiremiyor. Oysa bunlar bize hepimize yıllarca demokrasi ve hukuk dersi vermişlerdi. Söze her başladıklarında basın özgürlüğünden bahseden bunlar değil miydi? Fail Müslüman olunca ortalığı ayağa kaldıranların hepsi bugün İsrail'in hoyratça sergilediği katliamlara kör ve sağır kesilmiş durumdalar. İsrail saldırılarında fiziken ölenler Filistinliler olabilir. Ama bu zulme destek vererek veya sessiz kalarak İsrail'in safında yer alan her kişi, kurum ve ülkenin gururla önümüze koyduğu o şatafatlı ideolojileri, sözleşmeleri, beyannameleri, ilkeleri yerle yeksan olmuştur.
Bunca masumun ölümünü sessizce geçiştirmeye hatta Hamas bahanesi ile meşrulaştırmaya çalışanların artık insanlığa söyleyecek tek bir sözleri dahi kalmamıştır. Arkasındaki riyakarlığı biliyor olsak da insanlığın ortak çıkarına hizmet edebileceği ümidiyle hüssiniyetle baktığımız bütün bir 20. Yüzyıl tasarımının gözlerimizin önünde çöküşünü izliyoruz. Tüm şehirlerimize rağmen yazık demekten kendimizi alamıyoruz. Çünkü her dönemin kapanışı ve yenisinin inşası süreci gibi önümüzdeki yıllarda çok sancılı, sıkıntılı, kanlı ve risklerle dolu olacaktır. Bu süreci kendimizle birlikte dostlarımızın ve kardeşlerimizin tamamı için en büyük kazanımlara tebdil etmek bizlerin elindedir. Bunun için daha çok çalışmak, daha çok mücadele etmek azmindeyiz.
“BM KADİK KALDI”
Gazze küresel sistem açısından bir turnusol kağıdı işlevi gördü. Savaşın başladığı 7 Ekim'den bu yana şahit olduklarımız, uluslararası örgütlerden insan hakları kuruluşlarına, batılı demokrasilerden küresel şirketlere pek çok yapının gerçek yüzünü bize gösterdi. Birleşmiş Milletler kurumsal olarak Gazze imtihanından başarısız çıktı. Genel sekreter Sayın Guterres'in samimi gayretleri maalesef bizzat Güvenlik Konseyi üyeleri tarafından sabote edildi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda 121 evet oyu ile kabul edilen karar insanlığın vicdanına tercüman olması bakımından kıymetli bir adımdı. Ancak bu karar Birleşmiş Milletler'in mevcut yapısı nedeniyle kadik kaldı. Akan kanın durması noktasında tesirli olamadı. Maalesef 40 çekimser oy ile birlikte 161 ülkenin iradesi yok sayıldı. Sadece bu tablo bile 2 milyarlık Müslüman alemi olarak nasıl bir cendereye sıkıştırıldığımızı göstermeye kafidir.
Bir tarafta savaş dursun daha fazla kan akmasın diyen 121 ülke var. Diğer tarafta İsrail'in saldırılarına açık çek veren 3-5 ülke var. Bu 3-5 ülke ne zaman tamam derse ancak o zaman harekete geçen bir küresel mekanizma var. Böyle bir yapının ne barışı getirmesi ne çatışmaları durdurması, ne de insanlığa umut olması mümkün değildir. Bizim yıllardır dünya 5'ten büyüktür diyerek ifade ettiğimiz Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin adaletsiz ve krizlerin çözümünde işlevsiz kalan bu çarpık yapısı bir an önce değiştirilmelidir. Hiç birimiz bu sistemi kabullenmek mecburiyetinde değiliz. Hiç birimiz böyle gelmiş böyle gider diyemeyiz. Artık itirazlarımızı daha gür bir sada ile dillendirmemiz gerekiyor. Müslümanlar olarak daha adil bir dünya mümkündür diyoruz. Bu ideal doğrultusunda mücadele etmek sadece kendi vatandaşlarımıza değil gelecek nesillere karşı da sorumluluğumuzdur. Elbette bunu yaparken kenarda beklemeyecek, elimizdeki imkanlardan sonuna kadar istifade etmeye çalışacağız”
E