Erdoğan: Vatandaşlarımızın özgürce yaşadığı, kendini özgürce ifade ettiği bir Türkiye inşa ettik!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mardin'de düzenlenen programında Mardin’i överek, hoşgörünün öneminden bahsetti. Erdoğan, ‘’Vatandaşlarımızın özgürce yaşadığı, kendini özgürce ifade ettiği bir Türkiye inşa ettik.’’ dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mardin'de düzenlenen programında Mardin’i överek, hoşgörünün öneminden bahsederek, ‘’Vatandaşlarımızın özgürce yaşadığı, kendini özgürce ifade ettiği bir Türkiye inşa ettik.’’ dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bir otelde düzenlenen "Türkiye Yüzyılı-Değerlerin Yüzyılı" programında yaptığı konuşmada, Mardin’in binlerce yıllık kapsamlı tarihiyle Türkiye'nin adeta bir özeti olduğunu söyledi.
Erdoğan, Türk, Kürt, Arap, Süryani, Ezidi’nin bir arada yaşadığı Mardin’in, İstanbul ve Hatay ile birlikte hoşgörü başkentlerinden biri olduğunu aktardı. Anadolu’nun dört bir yanında, farklı mezheplerden Hristiyan ve Musevi vatandaşların da huzur içinde hayatlarını sürdürdüğünü belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mardin’deki konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Mardin, zamana meydan okuyan, asırlık medrese ve camileriyle aynı zamanda medeniyetimizin aynasıdır. Böylesi bir değere, Mardin gibi muazzam bir hazineye sahip olmak millet olarak hepimiz için büyük bir gurur kaynağıdır. Mardin’i bu topraklardaki ebedi ve ezeli kardeşliğimizin kalesi olarak görüyoruz. Bu aziz şehre her gelişimizde, Anadolu’nun beşeri, kültürel ve tarihi açıdan o büyük zenginliğine bizzat şahitlik ediyoruz. Sadece etrafa şöyle bir bakmak bile Mardin’in sahip olduğu hazineleri görmemiz için kafidir. Hemen yanı başımızda Süryani vatandaşlarımızın 1600 yıllık şaheseri Deyrulzafaran Manastırı var. Hemen ötede Hristiyan vatandaşlarımızın binlerce yıldır yaradana dua ettiği Kırklar Kilisesi bulunuyor. Yaklaşık 8 buçuk asırdır minarelerinden Ezan-ı Muhammedilerin eksilmediği Ulu Cami’miz tüm zarafetiyle bu iki ibadethaneye komşuluk yapıyor. Bu eserlerin hepsi, Mardin ile beraber ortak vatanımız Anadolu’nun ahengini, barışını, hoşgörüsünü, köklü birikimini temsil ediyor.”
‘’HOŞGÖRÜ İKLİMİNDEN İBRET ALMAYA DAVET EDİYORUM’’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada tahammülsüzlük artarken Mardin’de barış ve huzurun bir arada olmanın tüm insanlığa örnek teşkil ettiğini dile getirerek gelişmiş ülkelere nazaran halen insanı, dilinden, dininden, renginden kültüründen dolayı ötekileştirenlerin Mardin’den alacağı dersler olduğunu vurguladı.
Erdoğan, konuşmasına şu şekilde devam etti:
‘’Lafa gelince sürekli insan hak ve özgürlüklerinden dem vurup, kendileri dışında kimseye hayat hakkı tanımayanları buradaki hoşgörü ikliminden ibret almaya davet ediyorum. Güya, din adına ibadethanelere saldıran gözü dönmüş canilerin de vahşi eylemlerine bahane aramak yerine Mardin’in temsil ettiği insani ve İslami değerlere iyi bakması gerekiyor. Mardin, bizim inancımızda ve medeniyetimizde insan onuruna, hayatına, din ve vicdan hürriyetine verilen önemin tarih ve estetikle yoğrulmuş, mücessem sembolüdür. Ne İslam’ı kendi aşırılıklarına maske yapanlar ne de bunlar üzerinden Müslümanlara husumet besleyenler bu hakikati değiştirebilecektir. Mardin, asırlardır olduğu gibi bugün ve yarın da inancımızın aydınlık yüzü olmaya devam edecektir.”
“BU TOPRAKLARIN ÜZERİNDEKİ HER ŞEYİ BİZLER BİRLİKTE İNŞA ETTİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mazlumların ve mağdurların umudu olmayı sürdüreceklerini belirterek şöyle konuştu:
“Dünyanın siyasi ve ekonomik olduğu kadar, sosyal kaosların sancısıyla da kıvrandığı bir dönemde, Mardin’in en mümtaz örneğini teşkil ettiği Türkiye’nin asil duruşu, giderek daha kıymetli hale gelecektir. Gelişmiş diye sınıflandırılan ülkelerin aslında kendi güvenlik ve refahları dışında bir dertlerinin olmadığı görüldükçe coğrafyamızın binlerce yıllık insan merkezli birikiminin önemi daha iyi anlaşılacaktır. Ülkemizin yakın tarihinde yaşanan kimi üzüntü verici hadiselerin bu muhteşem tabloya halel getirmesine izin veremeyiz. Çünkü bu ülkenin, bu toprakların üzerindeki her şeyi bizler birlikte inşa ettik. Tarih boyunca bu ülke, bu topraklara değer katan hizmetlerde bulunan tüm inançlardan insanlarımızı saygıyla, tazimle yad ediyorum.”
‘’ŞİMDİ BİRİLERİ, ‘HELALLEŞMEYE’ GELECEKMİŞ’’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’un köken ve inanç bakımından en zengin muhitlerinin birinde doğup, büyüdüğünü belirterek, birlikte büyüdüğü arkadaşlarını sadece insan olarak gördüklerini, hiçbirinin inancına ve kökenine bakmadıklarını anlatarak şöyle devam etti:
“Şimdi birileri, ‘helalleşmeye’ gelecekmiş. Sen önce helalleşmeye gideceksen, gel Diyarbakır Anneleriyle helalleş. Eğer helalleşmeye geleceksen, önce 10, 11, 12, 13, 14, 15 yaşındaki kızları Kandil’e kaçıranlar var ya onlarla kol kola gezmeyi bırak, onlarla beraber olmayı bırak. Bir taraftan onlarla dirsek temasında olacaksın, bir taraftan onlarla beraber seçime girmenin hazırlığında olacaksın, bir taraftan altılı masanın altına da onları sokmaya çalışacaksın. Bu nasıl helalleşme? Kimi aldatıyorsun? Kimi kandırdığını zannediyorsun? Bu millet artık bunları yutmaz ve 2023 bunun cevabı olacak.”
Erdoğan, insanları sadece Allah için sevdiklerini vurguladı.
‘’BATIDA NE VARSA, DOĞUDA DA O OLACAK DEDİM, YAPTIK. YAPIYOR MUYUZ? YAPIYORUZ’’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üstünlüğün, kimsenin etnik kimliğiyle değil, ancak takva ile olacağını ifade ederek şöyle konuştu:
“Takva nedir? Kim ki Allah’a daha yakındır, o en üstündür. Bunun dışındakiler hikaye. Şimdi biz, 20 yıllık iktidarlarımız döneminde hiçbir zaman insanlarımız ve şehirlerimiz arasında ayrımcılık yapmadık. Hep bu kardeşiniz ne dedi? Batıda ne varsa, doğuda da o olacak dedi. Ve bunu yaptık mı? Yaptık. Yapıyor muyuz? Yapıyoruz. İşte 26 havalimanı ile yola çıktık, şimdi 57 tane havalimanımız var. Şu anda Ağrı’da, Kars’ta, Hakkari’de havalimanlarımız var mı? Var. Bizden önce niye yoktu? Onlar niye yönetmediler bu ülkeyi? 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol vardı, şimdi 28 bin kilometre bölünmüş yol var.”
Kendisini dinleyen gençlere seslenen Erdoğan, “İnanıyorum ki bu gençlik 2023’te sandıkları çökertecek ve biz, gençlerimizle, kadınlarımızla, ana kademeyle gümbür gümbür geliyoruz ve geleceğiz.” dedi.
‘’KUCAKLAYICI, DAHA KAPSAYICI, DAHA SAYGILI BİR BAKIŞ AÇISINI İKAME ETTİK’’
Erdoğan, “Yasakların değil, tüm vatandaşlarımızın inancını özgürce yaşayabildiği, kendini özgürce ifade edebildiği bir Türkiye’yi inşa etmeye çalıştık.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda tüm dünyada, altyapısıyla, üstyapısıyla örnek bir Türkiye olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
“Bunu ben söylemiyorum, dünyanın liderleri söylüyor. Halka hizmeti hakka hizmet gören tasavvurumuzla, milletimize hizmetkar olmayı en büyük şeref payesi saydık. Biz, milletimize efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik. Son 20 yıldır ekonomiyle birlikte demokrasimizi de güçlendirmek, özgürlüklerin önündeki engelleri kaldırmak için canla başla çalışıyoruz. Türkiye’yi hak ve hürriyetler alanında dünyada parmakla gösterilen bir konuma getirmenin zorlu mücadelesini veriyoruz. Allah’a hamdolsun, bu uzun süreçte karşılaştığımız onca engele, maruz kaldığımız onca saldırıya rağmen, milli iradeyi güçlendirme yolunda pek çok başarıya imza attık. Daha evvel bırakın fiiliyata dökmeyi, telaffuz etmenin bile büyük bir cesaret gerektirdiği, adına ‘sessiz devrimler’ dediğimiz reformları tek tek hayata geçirdik. Tek parti faşizminden başlayarak, 27 Mayıs’tan 28 Şubat’a kadar, toplum hafızamızda derin yaralar açan acıları iyileştirmenin çabasında olduk.”
Erdoğan, “Bunun yerine, devlet-vatandaş ilişkisinde daha kucaklayıcı, daha kapsayıcı, daha saygılı bir bakış açısını ikame ettik.” dedi.
“DİNİ VE KÜLTÜREL MİRASIN KORUNMASI’’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gayrimüslim vatandaşların dini vecibelerini yerine getirebilmelerine yönelik yapılanlar ile dini ve kültürel mirasın korunması için yaptıkları çalışmaları hatırlattı.
Cemaat vakıfları konusunda 2003 ve 2008’de kabul edilen yasal değişikliklerle önemli iyileştirmeler gerçekleştirdiklerini anlatan Erdoğan, bu kapsamda şimdiye kadar 1015’ten fazla araziyi ve 21’den fazla taşınmaz malı gayrimüslim cemaatlere ait kurumlara devrettiklerini belirtti.
Erdoğan, sadece Mardin’de dört ayrı Süryani vakfını, 55 taşınmazın mülkiyetine yeniden kavuşturduklarını, Ermeni Cemaati Vakfına iade edilen gayrimenkullerin sayısının 400’ü aştığını söyledi.
Batman Gercüş’te 100 yıldır ibadete kapalı olan Aziz Aho Manastırı’nın, restorasyonunu yaparak, 2018’de yeniden hizmete girmesini temin ettiklerini kaydeden Erdoğan, Trabzon Sümela Manastırı’nda 95 yılın ardından yeniden ibadet yapılabilmesini sağladıklarını aktardı.
Van Akdamar Kilisesi’ni, 2010’daki restorasyonun ardından kullanıma açtıklarını da anımsatan Erdoğan, bunu, Türkiye Cumhuriyeti’nin hazinesinden ödeyerek gerçekleştirdiklerini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa’nın en büyük sinagogu Edirne Büyük Sinagogu’nu 46 yıl sonra restore ederek Yahudi vatandaşların hizmetine sunduklarını anlattı.
Erdoğan, aralarında Aya Yorgi Kilisesi, bölücü örgütün saldırıları sonucu zarar gören Surp Giragos ve Mar Petyun Keldani kiliselerinin de bulunduğu 100’den fazla kilise ve sinagogu restore ederek, tekrar ibadete açılmasını sağladıklarını da bildirdi.
Erdoğan, 2012’de 50 yıllık bir Rum Yayınevinin faaliyete başladığını, Vakıflar Genel Müdürlüğü idaresindeki kilise ve sinagog gibi ibadethanelerin azınlık vakıflarına bedelsiz tahsisine imkan sağladıklarını anlattı.
İstanbul Taksim’deki Kutsal Kalp Kilisesi’nin, Süryani Katolik Kilisesi Vakfı’na 49 yıllığına bedelsiz tahsis edildiğini anımsatan Erdoğan, Hatay’daki Mar Yuhanna Kilisesi’nin de Arsuz Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı’na yine bedelsiz verildiğini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Artuklu Üniversitesi bünyesinde, yaşayan diller alanında lisansüstü eğitim, öğretim, bilimsel çalışma ve uygulama yapılacak bir enstitü kurduklarını, Edebiyat Fakültesi’nde, Kürtçe ve Süryanice ile ilgili bölümleri faaliyete geçirdiklerini ifade etti.
Gayrimüslim vatandaşların hak ve hukukunu koruyacak, ibadet özgürlüklerini genişletecek tarihi pek çok adım attıklarını, bundan sonra da 85 milyon için çalışmaya devam edeceklerini dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
“Yaptığımız her düzenlemenin, hayata geçirdiğimiz her reformun gerisinde, diğer inançlara mensup insanlarımıza bu ülkenin birinci sınıf vatandaşları olduklarını hissettirme ve gösterme gayreti vardır. Asla istismar veya riyakarlık peşinde değiliz. Biz bu şekilde aslında kendi inancımızın gereğini de yerine getiriyoruz. Çünkü bizim inancımız, diğer inanç sahiplerine, ortak insani temeller üzerinde saygı duymayı, hatta destek olmayı gerektirir. Peygamberimizden Hz. Ömer’e, Selçuklu’dan Osmanlı’ya kadar tarihimizde bu anlayışın sayısız timsaline rastlamak mümkündür. Osmanlı’nın son dönemlerinde yaşanan acıların bir yansıması olarak gördüğümüz Cumhuriyetimizin ilk dönemlerindeki tereddütleri artık geride bıraktık.”