F-16 satışı ve İsveç'in NATO üyeliği: Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni dönem!
Biden ile Erdoğan arasında gerçekleşen tarihi görüşme, İsveç'in NATO üyeliği ve ABD'nin F-16 satışı konularını alevlendirdi.
Vilnius'ta düzenlenen NATO Zirvesi'nde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Joe Biden, bir araya gelerek çeşitli konuları ele aldı. İki liderin görüşmesinde etkili olan kilit unsur, Türkiye'nin, İsveç’in NATO'ya üyeliğine ilişkin Katılım Protokolü'nü TBMM'ye gönderme kararı oldu. Bu hamleyle Türkiye, ABD başta olmak üzere diğer Batılı ülkelerin endişelerini hafifletmiş oldu.
Böyle bir atmosferde gerçekleşen Erdoğan-Biden görüşmesi, her iki tarafça da pozitif ve üretken olarak nitelendirildi. Liderler arasında süregelen diyalogun yeni bir aşamaya geçtiğine dair sinyaller verildi. Biden, hem video mesajında hem de basın toplantısında, Erdoğan'ın liderliğine övgüde bulundu ve birlikte çalışma arzusunu ifade etti.
Türkiye'nin ABD'den almayı planladığı 40 adet F-16 savaş uçağı, ikili ilişkilerin gelecekteki yönünü belirleyecek önemli bir konu olarak öne çıkıyor. Amerikan Kongresi'nin İsveç'in NATO üyeliği ile F-16 satışını birbiriyle ilişkilendirdiği biliniyor. Bu nedenle, Türkiye'nin İsveç'in üyeliğini onaylama kararı, F-16 satışını destekleyen Biden yönetiminin elini güçlendiriyor.
Erdoğan'ın, Türkiye'nin F-16 savaş uçaklarını Yunanistan'a karşı kullanmayı planlamadığını söylemesi, Amerikan Kongresi'ne pozitif olarak yansıdı.
Bununla birlikte, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemleri alması ve bu sistemleri 2019'da topraklarında konuşlandırması, Türkiye-ABD ilişkilerinde büyük bir gerilime sebep oldu. ABD, Türkiye'ye tepki olarak F-35 savaş uçağı programından çıkarıp, Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşılık Verme Yasası (CAATSA) kapsamında yaptırımlar uyguladı. Yaptırımların kalkması için Türkiye'nin S-400 sistemlerini ev sahipliği yapmaması gerekiyor.
Diğer bir önemli konu ise ABD'nin Kuzey Suriye'deki Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDF) desteğinin, Türkiye tarafından YPG'nin Suriye'deki ayrı devlet kurma hedefi olarak algılanması. ABD, SDF ile ilişkinin taktiksel olduğunu belirtirken, Türkiye'nin Suriye ile normalleşme süreci de ABD'de rahatsızlık yaratıyor.
NATO Zirvesi'nde ortaya çıkan yaşamsal konulardan biri olan Ukrayna krizi de liderlerin gündemindeydi. Türkiye'nin bu konudaki politikaları, Batı tarafından genel olarak olumlu kabul ediliyor. Ancak, Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerin derinleşmesi ve stratejik alanları da içermesi, Batı'yı endişeye sürüklüyor.
Erdoğan-Biden görüşmesinde, Türkiye'nin NATO'daki rolü ve ikili ilişkilerdeki mevcut sorunlar ele alındı. Bu sorunlardan biri olan İsveç'in NATO üyeliği, Türkiye'nin Katılım Protokolü'nü TBMM'ye gönderme kararı ile çözüme kavuşmuş görünüyor. Türkiye'nin bu adımı, transatlantik ittifakını güçlendirme ve özellikle ABD ile ilişkilerini normalleştirme niyetini gösteriyor.
Türkiye'nin ABD'den almayı planladığı 40 adet F-16 savaş uçağı konusu, Amerikan Kongresi tarafından İsveç'in NATO üyeliği ile bağlantılı olarak ele alınıyor. Bu, iki ülke arasında daha güçlü bir askeri ve stratejik işbirliği ihtimalini beraberinde getiriyor. F-16 alımının gerçekleşmesi halinde Türkiye, savunma kabiliyetini artıracak ve bölgesel istikrarın korunmasına katkıda bulunabilecek.
Ancak, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemleri alması ve bu sistemleri aktif hale getirmesi, NATO üyeliği ve ABD ile ilişkiler açısından ciddi bir engel oluşturuyor. ABD'nin bu duruma tepkisi, Türkiye'ye F-35 savaş uçağı programından çıkarılması ve CAATSA yaptırımlarının uygulanması şeklinde oldu. Türkiye'nin S-400'leri ev sahipliği yapmaktan vazgeçmesi, bu sorunun çözülmesine yardımcı olabilir.
Suriye'deki durum da liderlerin gündeminde önemli bir yer tutuyor. Türkiye, ABD'nin Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDF) desteğini, YPG'nin Suriye'deki ayrı devlet kurma hedefi olarak görüyor. Bunun yanında, ABD'nin Türkiye'nin Suriye ile normalleşme sürecine olan rahatsızlığı da gündemde. Her iki durum da Türkiye ve ABD arasındaki ilişkilerin geleceğini belirleyecek önemli konular.
Son olarak, Türkiye'nin Ukrayna krizindeki rolü ve Rusya ile ilişkileri, Batı tarafından yakından takip ediliyor. Türkiye'nin bu konudaki politikaları genellikle olumlu kabul ediliyor; ancak, Türkiye ve Rusya arasındaki yakınlaşma Batı'da endişelere neden oluyor. Türkiye'nin stratejik dengeyi sağlamak adına bu konularda nasıl adımlar atacağı, önümüzdeki dönemde daha da belirgin hale gelecek.