Ekonomist Çınar yanıtladı: Türkiye’nin ithalat ve ihracat durumu nasıl seyredecek? Al Ain Türkçe Özel
Ekonomist Ramazan Çınar, ihracatçıların talep ve şikayetleri ile Türkiye’nin ithalat, ihracat durumuna yönelik değerlendirmelerinde “Rekabet gücünü, katma değeri artırmalıyız” dedi. Çınar, “Kur artışına umut bağlamak geçici çözüm olur” diye konuştu.
Türkiye’de ihracatçılar, bir süredir kurun sabit kalmasından ötürü şikayetçi. Avrupa’daki durgunluk ve talep azalması da büyük bir risk olarak görülüyor. Peki önümüzdeki dönemde sıkıntı yaşamamak için ihracatçının nasıl hareket etmesi gerekiyor? Türkiye’nin ihracat ve ithalat durumu önümüzdeki yıl nasıl olur?
Ekonomist Ramazan Çınar, bu soruları Al Ain Türkçe için yanıtladı. Çınar, “İhracat, bizim gibi döviz ihtiyacı olan ekonomilerde oldukça önemli. Yapılan ihracatın katma değerli olması da kıymetli. İhracat kadar ithalat da dikkat çeken bir nokta” dedi.
“VERİMLİLİK ARTIŞINA GİTMELİYİZ”
İhracatçının döviz talebinin oluştuğunu belirten Çınar, Türkiye’de imalatın ithalata bağımlı olmasının işleri zorlaştırdığını vurguladı. Döviz kurunda yaşanan hareketliliğin ihracatçıları mutlu ettiğini belirten Çınar, “Uzunca bir süredir kurda yaşanan sabit kalması ihracatçının moralini bozuyor. İhracatçılar, rekabet gücünün azaldığını ve işlerin olumsuz etkilendiğini belirtiyorlar. Aslında sadece kurun yükselmesini beklemek en kolay ve basit çözüm. Burada rekabet gücünün artması için katma değerini artırmalıyız. Verimlilik artışına gitmeliyiz. Bunlar kalıcı ve uzun vadeli çözümler olur aksi takdirde sadece kur artışına umut bağlamak geçici bir çözümdür” ifadelerini kullandı.
Kurun artmasının girdi maliyetlerinde yükselmeye sebep olacağını söyleyen Çınar, “Döviz kurunun artması, enflasyonun da devam etmesine neden olur. Döviz kurunda artış sadece geçici bir rahatlamaya sebep olur” diye konuştu.
Ekonomist Ramazan Çınar
2025 NASIL GEÇECEK?
Türkiye’de ve dünyada bir resesyon riski görüldüğünü ifade eden Çınar, şunları kaydetti:
“1971 bu yana FED faiz indirimler sonrasında ekonomilerde bir resesyon oluşmuş ve 2025 yılında da bu risk bulunmaktadır. Bu zorlu dönemlerde işlerimizi daha verimli hale getirmeli ve kaynaklarımızı daha doğru yönetmeliyiz. Stok kontrolü ve üretim süreçleri özellikle gözden geçirilmelidir.
2025 yılı ilk yarısı da hem iç talep hem de yurtdışı daha sakin geçecektir. Bu yüzden daha kontrollü olmakta fayda var. Bu süreçte faizlerin biraz daha geri geleceğini düşünüyorum. Bu durum biraz daha finansmana erişim noktasında rahatlama olmasına etki edecektir”