Dünyamızın son umudu, emisyonların azaltılması mı?
Mavi gezegen olarak da bilinen Dünya, %70 su alanlarına sahip olmakla birlikte, bu oran içme suyunun hacmini yansıtmamaktadır.
India Times web sitesi, gezegendeki su kütlelerinin yalnızca %1'inin içme suyu ve diğer hayati ihtiyaçlar için kullanılabildiğini söylüyor.
İklim değişikliği olgusu, dünya yüzeyindeki tatlı su alanının azalması üzerinde önemli bir olumsuz etkiye sahip olmuştur. Bu durum artan küresel ısınmanın ortasında gezegenin yüzeyindeki su güvenliğinin geleceğine ilişkin endişeleri artırdı.
Bu nedenle uzmanlar, temel su krizinin nedeni olarak iklim değişikliğini ele alıyor. Bu durum, seller, kuraklıklar, nehirlerin ve yeraltı suyu rezervuarlarının kuruması, içme suyunun korunmasına yardımcı olan çeşitli ekosistemlerin kaybı gibi şiddetli hava olaylarını kapsıyor.
Bu faktörler, günümüzde dünyanın birçok yerinin ciddi bir içme suyu kıtlığı çekmesine ve suyla ilgili halk sağlığı risklerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
India Today web sitesine göre, dünya çapında 1,1 milyar aşkın insanın içme suyu kıtlığından muzdarip olduğuna dair istatistikler var.
Başka istatistikler de, dünya çapında yaklaşık 2,6 milyar insanın sanitasyon altyapısından yoksun olduğunu gösteriyor.
İklim değişikliğinin küresel su geleceğine yönelik tehditlerinin bir başka tezahürü de, su krizlerinin sosyal ve ekonomik maliyetlerinin çok büyük hale gelmesi.
İklim değişikliğine karşı en savunmasız bölgelerdeki kuraklık ve seller, her yıl milyonlarca insanı ölümüne ve yerinden edilmesine neden oldu.
Bu fenomenler, 2030 yılına kadar, su güvenliği göstergelerinin kritik seviyelere ulaşmasıyla birlikte, kuraklık nedeniyle yerinden olma riskiyle karşı karşıya olan 700 milyon kadar insanın olacağı tahminlerine yol açtı.
Küresel sigorta şirketi AON'un daha önce "Hava ve İklim Afetleri Tahminleri" başlığıyla açıkladığı raporunda, 2021 yılında dünyada yaşanan aşırı hava olaylarının yol açtığı hasarın maliyetinin 105 milyar dolara ulaştığı ve su kayıplarına neden olan bu olayların en sık yaşananlarının seller olduğu ortaya çıkmıştı.
Bu aşırı iklim olaylarıyla mücadele etmek, ortaya çıkmalarına neden olan en belirgin uygulamaların azaltılmasında yatıyor. Çünkü sera gazı emisyonları, küresel sıcaklıklardaki artışın ve büyüyen iklim değişikliği olgusunun en büyük sorumlusu.
Bu nedenle, emisyonların azaltılması, iklim değişikliğinin hafifletilmesinde ve su tasarrufunda etkili olabilir.