Didem Özel Tümer yazdı: Yumuşama dönemi sürecek mi?
Milliyet yazarı Didem Özel Tümer, Recep Tayyip Erdoğan ve Özgür Özel arasında gerçekleştirilen görüşmenin ardından başlayan ‘yumuşama’ sürecine ilişkin kaleme aldığı yazısında “Bundan sonraki test, yakalanan havanın sürdürülebilirliğidir” dedi.
Milliyet yazarı Didem Özel Tümer, “Yumuşama döneminde sürdürülebilirlik” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Tümer yazısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in gerçekleştirdiği görüşmenin ardından Erdoğan’ın yaptığı ‘yumuşama’ açıklamasına değindi.
AK Parti ile CHP arasında liderler düzeyinde başlayan yeni dönemin adını Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan koydu: Yumuşama dönemi” diyen Tümer, görüşmenin AK Parti Genel Merkezi’nde gerçekleşmesine de dikkat çekti.
Tümer yazısında iki ismin gerçekleştirdiği görüşmeden rahatsız olanlara da vurgu yaptı. “O kadar ki, seçtikleri kelimelerden, kurdukları cümlelerden, yaptıkları paylaşımlardan anlaşılıyor. Randevu zamana yayılsaydı ya da verilmeseydi, koltuk mevzusu üzerinde tepinilseydi, “İşte bunlar var ya bunlarcılar”, “şöyle tuzak, böyle komplocular” hazır kıta bekliyordu” diyen Tümer, yazısında şunları kaydetti:
“Gerilimden, sertlikten beslenen, siyasette değil normalleşmeye, yumuşamaya tahammül edemeyen, bundan bilakis beslenenler henüz bir yere gitmediler. Orada öyle bekliyor ve daha uzun beklemek için medet umuyorlar. Gerçi bir tarafta da, şu kadarcık olup bitenden hızla AK Parti-CHP koalisyonu çıkarmaya hazırlananlar var. Onlara da birinin “az sakin olun” demesi gerekiyor.
“SAKİNLİK İYİDİR”
Aradaki mesafe o kadar açık ve karşılıklı güven kaybı o kadar fazla ki, bugünden yarına hızla bir normalleşme beklemek hayalperestlikten başka bir şey değil. Ancak el sıkışabilmek, hiç değilse kriz anlarında konuşabilmek, gerektiğinde bir konuyu olgunlaştırabilmek kıymetli. Daha kıymetli olan ise, liderler düzeyinde sağlanabilecek samimi diyalog sürecinin alt kademelere ve yanlara yani partileri destekleyen kesimlere doğru yayılmasıdır. Nesnel bir sınıra yaklaşılıncaya kadar bu sürdürülebilirse ne âlâ. Bunun uzun, ardışık sınamalar sonucunda sağlanabileceğine de kuşku yok. Ama buna Türkiye’nin ihtiyacı var. Sakinlik iyidir, rasyonellik onun kardeşidir.
Bundan sonraki test, yakalanan havanın sürdürülebilirliğidir. Nasıl olabileceği konusunda farklı zihin egzersizleri yapılabilir. İlk akla gelenlerden biri; her konuda olmasa da, bazılarında ortak nokta bulabilmektir. CHP önerilerinden bir kısmının dikkate alındığı gördüğü anda, dönüp kendi kitlesine “gördünüz mü” diyebilir. Aynısı AK Parti için de geçerli. Taraflar sonuç aldıkları sürece ileri doğru bir adım daha atılır. Yeni hâli benimse(ye)meyen, çıkarlarına uygun bulmayan, bu nedenle de öyle ya da böyle enfekte etmeye çalışanlar olacaktır. Çünkü hep olur. Bu durumda da üslûp ve şeffaflık, emniyet kemeri işlevi görecektir. Daha çok unsur olduğu aşikâr ama bu kadarı da az değil”