Müsavat Dervişoğlu'ndan sert çıkış: Türk milletine karşı kalkışma içerisindeler
Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısına ve ardından yaşanan gelişmelere tepki gösterdi. Dervişoğlu, “Türk milletine karşı kalkışma içerisindeler” dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, gündeme yönelik açıklamalarda bulundu. Konuşmasının büyük kısmında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin geçtiğimiz yıl ekim ayında Abdullah Öcalan ve DEM Parti’ye yaptığı çağrı ve sonrasında yaşanan gelişmelere değinen Dervişoğlu, sert bir dille eleştirilerde bulundu.
“Bugün gözünün içine baka baka 50 bin kardeşinin katilini senin meclisine davet edebilmelerinin sebebi bu ahvaldir” diyen Dervişoğlu, “Şimdi sana bu son nihai zehri verecekler. Bu uyku halini, bir ölüm haline çevirecekler. 'Filistin’de masumlar ölüyor' diye yaygara kopartanlarla 45 bin Gazzeli masumu katleden İsrail’in katliam makinesine odun atanlar nasıl aynıysa, sen Halep kalesine ve Şam-ı şerife bakarken büyük laflar ve büyük komplolarla oyalanırken senden Türklüğünü alacak olanlar işte aynı ellerdir. Açıkça anlaşıldığı üzere geçtiğimiz yıllar hazırlanan ve aylar öncesinde tekrar zerk edilmeye başlanan bu zehir bizim açımızdan her manasıyla bir kalkışmadır. Ele geçirdikleri devleti sevk ve idare eden iktidar ve ortakları Türk milletine karşı bir kalkışma içerisindedirler” ifadelerini kullandı.
“HEDEF HEP AYNIDIR”
Bahçeli’nin umut hakkı çağrısına da tepki gösteren Dervişoğlu, “85 milyondan esirgenen umut hakkının 22 Ekim’de terörist başına verilmesiyle hep birlikte tecrübe ettik. Bugün yaşadıklarımız ne yenidir ne de bir paradigmadır, 22 yıl önce Uluslararası lobiler tarafından Erdoğan’a teslim edilen daimi görevin vadesi gelmiş aşamasıdır. Asıl görevin adı, 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni Büyük Ortadoğu Projesine hazırlamaktır.' Bunun için Türk Milletinin hem milli hem de bireysel kodlarını değiştirmektir. Bu yolda Cumhuriyet kurumlarını çökertmek, hukuki ve ekonomik yapıyı da buna uygun hale getirmektir. Ortaklar değişse de hedef hep aynıdır” diye konuştu.
“TERÖRİSTSİZ YOL YÜRÜYEMİYORLAR”
“22 yıldır görev edindikleri 'Büyük Ortadoğu Projesi' kapsamında giriştikleri şey bir ilk değildir. Ama anlaşılıyor ki nihai mahiyettedir” diyen Dervişoğlu, şunları kaydetti:
“Her dönem mutlaka yanlarına kattıkları bir terör örgütü ve uzantısıyla denediler. Şimdi de yanlarına aldıkları yeni müstakbel terör örgütleriyle deniyorlar. Yanlarına ortak diye aldıkları zaten teröristti ya da bir süre sonra ortaklarını terörist ilan ettiler. Her zaman söylüyorum ya bunlar teröristsiz yol yürüyemiyorlar. İlk denemelerinde yine aynı bugün olduğu gibi, Bölücübaşından açıklamalar ve mektuplar bekliyorlardı. Ağustos 2009’da 'yol haritası açıklattılar', Terör örgütü silah bırakacaktı, bunun için ilk tiyatro gösterisi de Ekim 2009’da Habur rezaleti olarak yaşandı. Şimdilerde anlıyoruz ki, bugünün özenle seçilmiş İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da oranın, yani Şırnak’ın valisiydi.
Küresel dünyada bu tür şeylere gerek yok diyorlardı. Bunun için de 'açılım' yapılması gerekiyordu. Sözde demokrasi açılımı. 2010 yılında, 'yetmez ama evetçiler' devreye sokuldu. 'Yoksa siz 12 Eylülcüleri mi' savunuyorsunuz dediler? Oysa gördüğümüz işkencelerin izleri hala vücutlarımızdaydı. Bugünkü ile aynı ağızlar ve zihinler söyledi bunları. Büyük zoka ise, 12 Eylül darbecilerinin yargılanması idi.
Bugün yeni paradigma dedikleri de yeni değildir. 1923 paradigmasını hedefe koyan bu güçler 2013’de de aşklarının depreştiğini ve mücadelelerin ortaklaştığını ilan etmişlerdi. İşte meşhur çözüm süreci o zaman en yüksek perdeden ilan edildi. İmralı’ya heyetler aynı bugün olduğu gibi gidip geldi, hatırlayın. Sonra yine bölücübaşı mektupları okundu meydanlarda. Af dendi, topluma geri dönüş dendi, barış dendi yine. Sonrası, 6-8 Ekim olaylarıdır. Gel gelelim, seçim takvimi yakınlaşırken Erdoğan gelen verilere baktı ve 'zehrin' kıvamını yine tutturamadıklarını anladı. Erdoğan elini yıkayıp sıyrılmanın yolunu aradı, 2015’te çözüm sürecini yeniden rafa kaldırdı.
“İKTİDAR VE ORTAKLARI TÜRK MİLLETİNE KARŞI KALKIŞMA İÇERİSİNDE”
Bugün gözünün içine baka baka 50 bin kardeşinin katilini senin meclisine davet edebilmelerinin sebebi bu ahvaldir. Şimdi sana bu son nihai zehri verecekler. Bu uyku halini, bir ölüm haline çevirecekler. 'Filistin’de masumlar ölüyor' diye yaygara kopartanlarla 45 bin Gazzeli masumu katleden İsrail’in katliam makinesine odun atanlar nasıl aynıysa, sen Halep kalesine ve Şam-ı şerife bakarken büyük laflar ve büyük komplolarla oyalanırken senden Türklüğünü alacak olanlar işte aynı ellerdir. Açıkça anlaşıldığı üzere geçtiğimiz yıllar hazırlanan ve aylar öncesinde tekrar zerk edilmeye başlanan bu zehir bizim açımızdan her manasıyla bir kalkışmadır. Ele geçirdikleri devleti sevk ve idare eden iktidar ve ortakları Türk milletine karşı bir kalkışma içerisindedirler.
“MÜZAKERE YAPMAYACAĞIZ”
Buradan bir kez daha ilan ediyorum, elde ettikleri sayısal çoğunlukla Milli Mücadele’nin karargahı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin iradesini yok sayan, bundan aldığı güçle, Türkiye Cumhuriyeti devletini saraya peşkeş çeken, son olarak da üniter bütünlüğümüzü, milli bilincimizi ve millet kimliğimizi, etnik ve bölgesel parçalara ayırmak yolunda olan bu iktidar ve ortaklarıyla, onların gönüllü, gönülsüz, bilinçli ya da şaşkın işbirlikçileriyle bir arada olmayacağız. Adına ne derlerse desinler, açılım, demokrasi veya anayasa bizim için hiç fark etmez. İhanet şebekeleriyle, millet ve cumhuriyet düşmanlarıyla, kapalı kapılar ardında hiç bir görüşme ya da müzakere yapmayacağız. Bizim bu büyük milletten saklayacak bir planımız yok. Her şey bu milletin bilgisi dahilinde ve kamuoyuna açık bir biçimde yaşanacaktır. Bu nesebi gayrı sahih planı, Mondros gibi, Sevr gibi yırtıp atmak için sokaklarda, meydanlarda, Mecliste, nerede ve nasıl gerekiyorsa her yerde mücadele dönemi başlamıştır. Parolamız bellidir, 'Türkiye’yi Türksüzleştirmeyeceğiz.' Türk milletini böldürmeyeceğiz, cumhuriyetin niteliklerini değiştirtmeyeceğiz”