Solakoğlu: ABD’nin ‘Demokrasi Zirvesi’ ile verdiği mesajın alıcısı yok! Al Ain Türkçe Özel
Washington yönetiminin düzenlediği, “Demokrasi Zirvesi’ne Türkiye’yi davet etmemesinin taşıdığı anlamı, emekli diplomat Engin Solakoğlu, Al Ain Türkçe için değerlendirdi.
ABD Başkanı Joe Biden'ın en önemli dış politika girişimlerinden biri olarak öne çıkan “Demokrasi Zirvesi” kritik önemde bir etkinlik olarak öne çıkıyor. İlkine olduğu gibi Türkiye bu sene de zirveye davet edilmedi.
Türkiye’nin davet edilmemesine yönelik çok sayıda yorum öne çıkarken, söz konusu zirveyi ve Ankara’nın davet edilmemesini emekli diplomat Engin Solakoğlu Al Ain Türkçe’ye değerlendirdi.
Solakoğlu, Türkiye’nin davet edilmediği zirveye ilişkin, öncelikle “Zirve’nin ne olduğunu ve ne amaçla düzenlendiğini tartışmak gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Solakoğlu zirvenin başlangıç sebebine ilişkin, “Benim düşüncem, bu organizasyonun Rusya-Ukrayna savaşıyla bağlantılı bir amaç taşıdığı yönünde. Geçen yıl savaş başladıktan sonra Batının önceliğini Rusya’nın ‘işlediği günah sebebiyle’ küresel anlamda yalıtılmasına verdi. Batı denetimindeki medyada hep bu hikâye pazarlandı.” ifadelerini kullandı.
Orataya çıkan tablo ile niyetlenilen adımın çekişkili bir hal aldığını, “Gerçeğin farklı olduğunun ortaya çıkması uzun sürmedi.” ifadeleri ile ortaya koyan emekli diplomat, “Asya ve Afrika’da hatta ABD’nin arka bahçe sandığı Güney Amerika’daki ülkeler beklenenden daha nüanslı bir çizgi benimsediler.” dedi.
Solakoğlu, bu ülkeler için, “Rusya’nın komşu bir ülkeye askeri müdahalede bulunmasından hiç hoşlanmadılar ve örneğin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki oylamalarda bunu açıkça da ortaya koydular.” derken, bu noktadan sonra ABD tezlerinden farklılaştıklarını, “Ama bu Rusya’nın ‘günah işleyen tek ülke olduğu, bu yüzden de örnek bir cezaya çarptırılması gerektiği’ yönündeki Washington söylemini de haklı olarak inandırıcı bulmadılar. Bu yüzden de özellikle ekonomik yaptırımlara katılmaktan geri durdular.” diyerek açıkladı.
“ABD’NİN BEKLEDİĞİNİ BULMASI GÜÇ”
Solakoğlu, Washington’ın beklentisini ve yaşadığı hayal kırıklığını da, “ABD bu Zirve’yle Rusya ve Çin gibi rakiplerine karşı bir tür küresel ittifak görüntüsü verme peşinde. Bir sonuç alabileceğini sanmıyorum, zira dünya ülkelerinin çoğunluğu ABD hegemonyasının sarsıldığını hissettikleri için pragmatik davranıyor ve ortaya çıkan hegemonya boşluğunun yarattığı çatlaklardan yararlanarak kendi ulusal çıkarlarını maksimize etmeye çalışıyorlar.” ifadeleri ile aktardı.
ABD’NİN DAVET KRİTERİ
Solakoğlu, Washington’ın davet listesinin anlamına ilişkin de, “ABD bu Zirve’ye yaptığı ve yapmadığı davetlerle görünüşte bu ülkelere bir mesaj da verme gayretinde. ‘Seni gözden çıkardım, değişirsen gelirsin, senden umudum var’ gibi mesajlar bunlar. Bana sorarsanız arazide bir karşılığı yok bu mesajların. İki NATO üyesini çağırmamak ne anlama gelebilir? ‘Siz yeterince liberal demokrat değilsiniz’ mi? O halde ‘Demokrasiyi savunan örgüt’ diye pazarladığınız NATO’da ne işleri var bunların?’ diye sorarız biz de.” ifadelerini kullandı.
“DOSTLAR ALIŞVERİŞTE GÖRSÜN”
Söz konusu hamlelerin arka planına ilişkin değerlendirmede de bulunan Solakoğlu, ”Bizim gibi emperyalizmin zulmüne uğramış ülke ve halklarda kimi zaman şöyle bir eğilim oluyor, ‘Bunlar çok zeki, yenilmez, şeytani bir plan yapmışlar, bir düğmeye basıyorlar vs.’ Oysa tarih bunların yanlışlık ve yenilgileriyle dolu. Bu zirvenin düzenlenmesinin de müthiş bir zekânın ürünü olduğu sanmıyorum. ‘Dostlar alışverişte görsün’ kabilinden yapılan bir hamle bu. Davetli olanlara kırmızı kurdele takılmayacağı gibi, Küba gibi doğrudan demokrasiyi en iyi uygulayan bir ülkenin davet edilmemesi de Havana’nın bir şeyleri eksik yaptığı anlamına gelmiyor.” dedi.
Emekli diplomat, AK Parti yönetimindeki Türkiye’nin söz konusu zirveye davet edilmemesini de, “Seçimlere bir buçuk ay kala ne dış politikayı kayda değer şekilde etkiler ne de AK Parti’ye bir ceza olarak yorumlanabilir.” ifadeleri ile yorumladı.