Süheyl Batum: Demokrasi ile olan incecik son bağ da kopar! Al Ain Türkçe Özel
Seçim tarihinin işaret edilmesinin ardından, depremde mağdur olan milyonlarca insanın nasıl oy kullanacağı, seçimlerin güvenliğine ilişkin pek çok soru öne çıktı. Prof. Dr. Süheyl Batum, merak edilen başlıkları Al Ain Türkçe’ye değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın uzun tartışmaların ardından 14 Mayıs’ı seçim tarihi olarak işaret etmesi, seçim güvenliğine ilişkin pek çok soruyu da toplumun gündeminde ön sıralara çekti.
Anayasa hukuku üzerine Türkiye’de öne çıkan isimlerden Prof. Dr. Süheyl Batum, Al Ain Türkçe’ye yaptığı açıklamada merak edilen başlıkları değerlendirdi. Batum, seçimler için öne çıkan 14 Mayıs tarihi için, “Erken seçim yani. Bu iki yolla mümkün. Ya Meclis’ten 5’te 3 çoğunlukla geçirilecek ya da Cumhurbaşkanı karar alacak. Henüz buna ilişkin açıklanma yapılmadı. Kararın alınmasının ardından 60 gün içinde seçim yapılacak. 12 Mart’ta alınması gerek bu kararın, seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılabilmesi için.” dedi.
“MECLİS’TE ALINMASI İLE CUMHURBAŞKANI’NIN ALMASI FARKLI”
Batum, kararı Cumhurbaşkanı yada TBMM’nin alması halinde ortaya çıkacak durumu da, “Meclis değil de Cumhurbaşkanı alırsa bu kararı, Tayyip Erdoğan aday olamaz. Muhalefet buna ne der emin değiliz, bilmiyoruz.İtiraz edeceğini açıklayan partiler var, göreceğiz. Sayın Cumhurbaşkanı’nın aday olamayacağı çok açık biçimde yasada ifade ediliyor zaten. Bunun aksini iddia edebilecek hukukçu yok. Aksini iddia edebilecek, Sayın Cumhurbaşkanı ile menfaat bağı olmayan hukukçu yok. “Menfaat”ten kastım doğrudan bir parasal ilişki değil tabi, geleceği Erdoğan’a bağlı olanları kast ediyorum. Bir hukukçu zaten bu kadar açık bir metin için aksini söyleyemez.” ifadelerini kullandı.
“DEMOKRASİ İLE OLAN SON BAĞLARINI DA KOPARTIRLAR”
Batum, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aday olamayacağı halde, olması durumunu da, “Demokratik olmayan rejimlerin, demokrasi ile arasındaki bağ sinek kanadı inceliğindedir ve bu bağ seçim meşruiyeti ile sağlanır. Seçime girme hakkı olmayan bir ismin seçime dahil edilmesi, o incecik bağın da ortadan kalktığını gösterir.” diyerek değerlendirdi.
“ANAYASA’YI İHLALDİR!”
Barun, Erdoğan’ın aday adayı olması halinde Yüksek Seçim Kurulu’nun bunu engellemesi gerektiğini belirtirken, ancak Türkiye’nin mevcut koşullarında bunun gerçekleşmesinin güç olduğunu söyledi, bunun bir yaptırımı olacağını da anımsattı, “Yüksek Seçim Kurulu’nun buna sessiz kalması, adaylığı onaylaması ‘görevi kötüye kullanmak’ olarak da yorumlanamaz. Bu Anayasa ihlalidir! Yargılanırsınız. Burada bir zaman aşımı da söz konusu olmaz. Nihayetinde yargılanırsınız ve bu ağır suçtur da!”
DEPREM BÖLGESİNDE ÖNLEMLER
Batum, deprem bölgesinde yaşanacak sorunları da anımsattı “Bölgede seçmen sayısı azaldı. Hayatını kaybedenler, kaybedip de kayıt altına alınmadan defnedilenler, enkaz altında olup da bulunamayanlar, kayıplar, bölgeden ayrılanlar… Bunun kaç insanı kapsadığına ilişkin güvenilir, net bilgimiz de yok. Bu anlamda seçmen kütüğü, nüfus kayıt sorunu, ikâmetgahının gibi bir dizi sorun var.”
Süheyl Batum, bu sorunlara karşı alınabilecek önlemlerin de altını çizdi: Başka bölgelere göçmüş olanlar gittikleri bölgelerde kayıt altına alabilir, ek sandıklarıla deprem bölgeleri için oy kullanabilirler. Çünkü 10 ilin nüfusu tüm bu sebeplerle oldukça azalacak. Bu deprem bölgesinin milletvekili sayısında değişikliğe de sebep olabilir, tabi bu engellenebilir, deprem bölgesini temsil eden vekil sayısı sabit tutularak temsiliyet güçleri korunabilir. Ama nihayetinde depremden ötürü oy sayımı güçleşecek. Bunun için parmak boyası gibi önlemlerin önemi artıyor.Ama yönetim buna yanaşmayacak, bu tarz önermelere karşılar. 2017’de net biçimde gördük, mühürsüz oylar geçerli sayıldı. Nerede hazırlandığı bilinmeyen pusulalarla seçimin kaderi belirlendi.