Al Ain Türkçe Özel! MB faiz kararı beklenirken, Demirel: Çözüm yanlış yerde aranıyor!
Merkez Bankası’nın politika faiz kararı beklenilirken, Doç. Dr. Baki Demirel, alınabilecek kararları, bunun ekonomi üzerine olası etkilerini ve ekonominin yapılabileceklerin ötesindeki ihtiyaçlarını Al Ain Türkçe'ye değerlendirdi.
Oldukça zorlu bir dönemden geçen Türkiye ekonomisi, yaşanan depremin de etkisi ile daha zorlu bir sürece adım atıyor. Bu süreçte Merkez Bankası’nın alacağı politika faizi kararı da kritik bir önem kazandı.
Doç Dr. Baki Demire, Merkez Bankası’nın (MB) alacağı kararı “iki yönlü risk taşıyor” diyerek değerlendirdi. Demirel, ”Politika faizi kararı iki yönlü bir risk taşıyor. Arttırılması da, düşürülmesi de riskli. Düşürülmesi çok daha riskli elbette. Bunun nedeni de Türkiye’nin artan ödemeler dengesi krizi riski. Türkiye’nin çok önemli miktarda döviz bulması gerekiyor. Hem ithalat için, ki depremle birlikte bu başlıkta artış olacak, hem de mevcut cari açığın finansmanı için. Tabi, depremin etkisi ile birlikte dış finansman ihtiyacımız da arttı.” ifadelerini kullandı.
Demirel, dünya ekonomisinde yaşanan gelişmelerin de Türkiye ekonomisinin ihtiyaçlarını karşılamasını kolaylaştırmadığını belirtti: “Diğer yandan özellikle Avro bölgesinde uygulanan faiz politikası, daralma ve durgunluk yaratabilir. Ki bu da bizim ihracatımızda olumsuz etki yaratacak. Döviz bulma çabalarımızı da sekteye uğratabilir. Finansal koşulların da sıkı olduğunu söylemeli, hele ki Türkiye gibi ülkeler için.”
“DAHA ZOR, YÜKSEK MALİYETKİ BORÇ BULUNACAK”
Demirel, Türkiye ekonomisinin mevcut halinin, bu gelişmelerle birlikte daha kırılgan bir gale geldiğini de belirtti, “CDS, yani ülke risk primi, ekonomi yoksullaştıkça borcu ödeyememe riski de artıyor. Depremle birikte milli gelirde de düşüş yaşanacak, bu borç ödeme kapasitemizi düşürürken borçlanmamızı da daha güç hale, daha yüksek faizli, maliyetli hale getiriyor.”
“DAHA DERİN BİR DURGUNLUK RİSKİ TAŞIR”
“Her koşulda, gerek depremin GSYİH’da yaratacağı hasar, gerek Avro Bölgesinde sıkılaşma ile ihracatta yaşanacak daralma Türkiye için önemli bir sorun. Bu koşullarda MB’nin faiz indirmesini akılcı bulmuyorum.” diyen Demirel, bunun aksinin de doğru olduğu anlamı taşımadığını ifade etti: “Tabi bu demek değil ki alışıla gelmiş para politikasını öneriyorum. Faiz artırmak da ciddi riskler taşıyor. İş gücü kaybımız depremin etkisi ile yüksek. Talep tarafından ciddi bozulmalar olabilir. Buna bir de faizin yükselmesini eklerseniz, özellikle hane halkının borçlarını çevirme riski artacaktır. KOBİ’lerin işletme sermayesini devam ettirebilmesini zorlaştırır. İflasların gelmesi ve istihdam kaybı yaşanabilir. Memleketi daha derin bir durgunluğa sokmak da doğru değil faizleri güçlü biçimde yükselterek.”
“ÇÖZÜM PARA POLİTİKASINDA DEĞİL”
Demirel uyarılarına, “Unutulmamalı ki politika faizleri ile oynayarak Türkiye’nin makro sorunlarını çözemeyiz.” diyerek devam etti.
Politika faizinin makul bir seviyede sabitlenerek, ekonominin maliye politikası değişiklikleri ile yönlendirilmesi gerektiğini ve burada halkın yoksullaşmasını engelleyici kamucu politikaların uygulamaya alınması gerektiğinin altını çizdi: Politika faizini belli bir seviyede sabitlemeliyiz. Sorunlarımızın, gerek istihdam gerek büyümede çözümü maliye politikaları merkezli kamucu politikalarla mümkün. Burada tabi enflasyon yerine tam istihdam hedeflemek gerekiyor, gerekirse bazı alanlarda kamulaştırmalar gerekiyor. Ve halkın gelirinin düşmesine engel olmak gerekiyor. Gelir artırıcı politikalar, tarıma yönelik önemli destekler gerekiyor. Türkiye’nin orta-uzun vadeli dış ticaret kompozisyonunu değiştirmek için kamu öncülüğünde politikalara, yatırım hamlelerine gerek var. Ve yine tekelleşmeyi önleyici, sendikaları güçlendiren politikalara ihtiyaç var. Kira yükselişini rant vergisi ve kira tabanı uygulamasına ihtiyaç var. Yani para politikasında değil, maliye politikasında çözüm aramak gerekiyor. Faizin indirilmesi maliyetler içinde önemli bir paya sahip değil. Yatırımları belirleyen de faizler değildir, talep beklentisidir. Dolayısıyla faizlerin indirilmesi yatırımları teşvik etmez.