Dünyanın üçte biri tehlikede: COP28 Anlaşması tarihi çözümler sunuyor
COP28 Anlaşmasının Sonuç Bildirgesi, 2030 yılına kadar küresel olarak iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamak için gereken eylem ve tedbirlere ilişkin kapsamlı bir yol haritası ortaya koydu.
Sonuç Bildirgesinde yer alan 23 maddelik uyum bölümünde, dünyanın üçte birinin iklim değişikliğinin etkileriyle baş etmelerini sağlayacak uyum önlemlerine, erken uyarı hizmetlerine ve iklim bilgilerine erişiminin olmadığı belirtildi.
Birleşmiş Milletler'e göre, iklim değişikliğinin etkilerinden etkilenen insan sayısı, iklim değişikliğine karşı en savunmasız ülkelerde yaşayan yaklaşık iki milyar kişiye ulaştı.
Önümüzdeki yıllarda sıcaklıklar ve diğer iklim etkileri arttıkça bu sayı da artacak. Küresel ısınmayı azaltmak için uygun önlemleri alsak bile emisyonları bir gecede durduramayız.
Bu nedenle iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamanın önemi de artıyor.
Uyum, Politika ve davranışlarda değişiklik yapılması ve insanların iklim değişikliğinin etkilerine maruziyetini azaltacak önlemlerin alınması olarak tanımlanabilir.
Uyum tedbirleri, gelişmekte olan ülkelerdeki, özellikle Orta Doğu ve Afrika'daki insanlar için çok önemli.
Uyum, bu insanların iklim değişikliğinin hayatlarına yönelik risklerini azaltmalarına yardımcı oluyor.
Bu nedenle iklim uyumu konusu COP28'deki iklim müzakerelerinde en önemli önceliklerden biriydi.
Uyum zorlukları ve çözümleri
Gelişmekte olan ve yoksul ülkeler uyum konusunda büyük bir krizle karşı karşıyadır. Gelecekte iklim değişikliğinin etkilerine karşı dirençli olmasına yardımcı olacak projelere harcamak için büyük miktarda finansmana ihtiyacı var.
Aynı zamanda zaten gelişmekte olan ya da kırılgan ekonomisi nedeniyle krizler yaşıyor.
Bu nedenle COP28'in sonuç bildirgesi, gelişmekte olan ülkelerin ulusal uyum planlarını uygulamak için gerekli finansmanı elde etmede karşılaştıkları önemli zorlukları kabul ediyor.
Öte yandan, uyum tedbirlerinin yeterliliği ve etkililiğinin uygulanmasında, desteklenmesinde ve toplu olarak değerlendirilmesinde açıkların olduğunu gösteriyor.
Uyum tedbirlerinin uygulanmasını geliştirebilecek çözümler aynı zamanda erken uyarı sistemleri gibi iklim hizmeti sistemlerinin kullanılabilirliğini de içeriyor.
Bildirge, ciddi bir açıklamayla dünyanın üçte birinin bu önlemlere, erken uyarı hizmetlerine ve iklim bilgilerine erişiminin olmadığını kabul ediyor.
Bildirge, iklim değişikliğinin ölçeği ve oranının ve buna bağlı risklerin büyük ölçüde dünyanın yakın vadede gerçekleştireceği azaltım ve uyum eylemlerine bağlı olduğunu vurguluyor.
Bildirge aynı zamanda, uyum için uzun vadeli planlamanın ve özellikle bu on yılda hızlı bir şekilde uygulanmasının hayati önem taşıdığının altını çiziyor.
Gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere mali desteğin çok önemli bir kolaylaştırıcı faktör olduğunu dikkate alıyor.
Bu nedenle, ulusal uyum planlarını, politikalarını ve planlama süreçlerini henüz geliştirmemiş ülkelere 2025 yılına kadar bunu yapmaları ve 2030 yılına kadar uygulamalarında ilerleme kaydetmeleri çağrısında bulunuyor.