Canan Kaftancıoğlu: Kapısını çaldığımız her yerde ekonomik sıkıntı görülüyor
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, "Kapısını çaldığımız her yerde ekonomik sıkıntı görülüyor. Eğitimle ilgili, kira derdi, sağlık derdi var. Onların deyişiyle söylüyorum yabancılar derdi var" dedi.
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Habertürk'te Fatih Altaylı'nın sorularını yanıtladı.
Kaftancıoğlu'nun açıklamaları şöyle:
2019 yılında İstanbul'u benim 'halka yeniden verme' diye sonuçlanınca İstanbul'un nefes alacağını biliyorduk. Aradan geçen 4 yılda İstanbullu kaynaklarının hor kullanılmadığını görüyor, israfın olmadığını deneyimliyor. Her şeyden önemlisi 4 yıla yakın zaman içinde kendisine verilecek olan hizmetin, ya da desteğin oy verdiği partiye, kimliğine, yaşam tarzına göre verilmediğini görüyor. Bir hekim olarak ifade edeyim; pandemi sürecinde sıklıkla tekrarladığım, milyonlarca vatandaşımızın tekrarladığı gerçek vardı; iyi ki pandemi döneminde CHP belediye başkanlığı vardı. 5 maskenin dağıtılmadığı vardı. Toplu taşımanın bile planlamadığı süreçte, vatandaşın parası olsa bile ihtiyacına erişemediği korkunç dönem yaşadık. Sokağa çıkma yasakları planlamaya göre değil iktidarın bakanlarının kendi aralarında anlaşmazlıkların ya da anlaştıkları bir süreç yaşadık. Pandemi dönemi başladığı andan itibaren bir kişinin söylediği değil merkeze vatandaşın sağlığını koyan bir bakışla süreç yönetildiyse kayıplarımız daha az olurdu.
Mesele gerçeğin ne olduğu ve nasıl yapılması gerektiği. Kolay kolay üzerinden atamayacağımız deprem felaketinde planlama, ortak akıl, bilimin ışığında hareket etmek yok. Süreçleri tarifleyip, süreçlerin ışığında yol almak yok. Bir kişinin aklıyla iş yaptığınızda o iş doğru olmaz. Pandemi döneminde bir gün kalktılar sokağa çıkma yasağı yapıyoruz dediler. Ama o yasağa karar vermeden önce esnaf, vatandaş, çocukların eğitimini hazırlarsınız. Gelişmiş ve hatta gelişmekte olan ülkelerde bu tip durumlarda planlamalar yapılır. Bu planlamalar iktidarın ve yönetişimin ellerinde olmasında rağmen bunlara bakma ihtiyacı bile hissetmediler. Bakamazlardı; çünkü ortada tek bir adamın iki dudağından çıkanı kanun kabul edildiği bir yerde anlamı olmadı. Pandemi döneminde Bilim Kurulu çok kıymetliydi. Bilim Kurulu'nun 'olmaz' dediklerini beyefendinin söylediklerini meşrulaştırma olarak kullanıldı. Planlamanızı yaparsınız, süreçleri tarif eder liyakatli kişiler eliyle faaliyete geçersiniz. Biz görevimiz neyse vatandaşın faydasına olacak ve sorunu çözecek şeylerde yaptığımız işlerin sorumluluğu gereği inisiyatif alabilirdik. Şimdi korkudan dolayı inisiyatif alamama durumu var. Bunlar yakında çözülecek.
"EKREM BAŞKAN DEVRALDIĞI BORCUN 1 MİLYAR DOLARI AZALMIŞ DURUMDA"
İktidardakilerin söylediğini ne kadar doğru ne kadar yalan olduğuna vatandaş karar veriyor. İktidar bugüne kadar 'İstanbul'u kaybeden Türkiye'yi kaybeder' gibi doğru sözden başka doğru söz duymadık. İstanbul'da şu anda büyükşehir belediyesinde 10 metro inşaatı aynı anda devam ediyor. 10 binden fazla kişi çalışıyor. Günlük 1,5 milyon ekmek üretiliyor. Yoksul ilçelerde, öğrencilerin ve ihtiyacı olanların faydalanabileceği kent lokantaları açıldı. 29,5 liraya 4 çeşit yemek veriliyor. 200 bin aşkın çocuğa ücretsiz süt ulaştırılıyor. İBB 7 yurt açtı. 5 binden fazla öğrenci kalıyor. Ayrıca ilçe belediyelerimizin yurtları var. İstanbul'da 75 tane kreş açıldı. O kadar önemli ki bu. 150 kreş açılacak. 525 binden fazla faturalar askıda fatura yöntemiyle ödendi.
Ekrem Başkan devraldığı borcun 1 milyar doları azalmış durumda. Genel başkanımızın talimatı 'asla ve asla şikayet etmeyeceksiniz' vardır. Yoksul olan vatandaşa öncelik tanınıyor. 2019 öncesinde 'oy verene metro' denmişti. O zaman öyleydi. Şimdi ulaşım planlaması yapılırken CHP'ye oy verenlere metro yapalım diye değil, ulaşımı rahatlatacak her yere metro deniyor. Biz İstanbul'da yerel seçimlere giderken vatandaşta haklı kaygı vardı. Yardımlar kesilecek, İSKİ faturaları PKK'lılara gönderilecek vs. diye. Tam tersi vatandaş hizmetin nasıl eşit, dengeli ve adil kendisine ulaştığını gördü.
Vatandaşın seçmenin CHP ya da CHP'li belediyelere bakışında olumlu anlamda korkunç bir makas var. CHP'nin İstanbul'daki oyu arttı ama Millet İttifakı olarak bende son bilgi yok, yanıltmayayım sizi.
"İBB, CHP'YE GEÇTİKTEN SONRA HİÇBİR KAMU BANKASI KREDİ VERMEDİ"
İBB, CHP'ye geçtikten sonra hiçbir kamu bankası İBB'ye kredi vermedi. 1 lira bile. Sonrasında İBB yatırım yapmak için, hizmet vermek için metro ve İSKİ yatırımları için yurt dışında krediye ulaştı. Bu kredi taleplerine rağmen Cumhurbaşkanlığı Yatırım Başkanlığı bunların hiçbirini onaylamadı. Gerçeklik bu. İBB'nin borçları artmadı ama Cumhurbaşkanı televizyonda çıkıp 'Ey İmamoğlu hani süt dağıtacaktın' dedi. Oysa İstanbul'daki yoksul ailelere çoktan süt dağıtımı yapılıyordu. İstanbullu gerçekliğin ne olduğunu görüyor.
Sokakta seçmenle birlikte olmayı, vatandaşı dinlemeyi seviyorum. Kendimi anlatırken akıl vermeyi değil, gerçeklik üzerine siyaseti inşa etmeyi seviyorum. Ne kadar çok çalışkan, becerikli olursanız olun 24 saat sokakta dolaşmanız sizin öznel kanaatlere ulaşmasına sebep olur. Bunu örgütlü mücadeleyle yapmak önemli. İstanbul'da deprem süreci oluncaya kadar 80 günde devrialem dediğimiz bütün vatandaşa, seçmene gidip, kapılarını çalıp, bizzat merdivenlerden çıkıp, asansöre binip kapısını çalıp sorduğum vatandaşta ne görüyoruz? Ancak veriler böyle geliyor. 4 Şubat tarihinde saha çalışması yapılmış. 3 milyon 321 bin haneye gidilmiş. Gördüğünüz bir şeyi ölçemezseniz değerlendirip, yorumlayamazsınız. Dinlemeyi bilen, vatandaş gerçekliğini anlamak üzere CHP örgütümüz çalışıyor.
"KAPISINI ÇALDIĞIMIZ HER YERDE EKONOMİK SIKINTI GÖRÜLÜYOR"
Kapısını çaldığımız her yerde ekonomik sıkıntı görülüyor. Eğitimle ilgili, kira derdi, sağlık derdi var. Onların deyişiyle söylüyorum yabancılar derdi var. Biz onlara iktidarın neden kötü olduğunu anlatmışız. Biz o vatandaşı dinledikten sonra CHP iktidarında hukukun üstünlüğünü nasıl tesis edileceğini, üreten Türkiye'yi nasıl inşa edileceğini, bunun nasıl sürdürülebilir hale getireceğimizi anlattığımızda vatandaş 'evet artık bir değişim şart' diyor. Sokakta vatandaş bunu diyor. Bugün İstanbul'da seçim olsa Ekrem Bey daha yüksek oyla kazanır.
"SEÇİME GİDERKEN SEÇİM GÜVENLİĞİNİ KONUŞMAK NE KADAR ACI"
Bir seçime giderken seçim güvenliğini konuşuyor olmak ne kadar acı. Biz 2019 yerel seçimlerinden öğrendiklerimizi üstüne ekleyerek örgütümüzle birlikte İstanbul Modeli diye bir model tarif ettik. Seçmen mobilizasyonu, seçmenle temas, oy verme davranışları ve seçim, sandık güvenliği. Bu yerel seçimlerden bugüne kadar biz 5 bölüme ayırarak süreçleri ve etapları tamamladık. Seçim takvimi açıklanıncaya kadar uzunca bir süre vardı. Bütün sandıklardaki görevlilerimiz oluşturulmaya başlandı. Görevlilerimizle onların inancı, eğitimleri devam etti. Yaklaşık 100 bin kişiye denk geliyor bu. Sadece İstanbul'da 100 bin kişiyle bu süreçlerin oluşturulması çok kolay değil.