Milli Eğitim bakanı yok, Bilal’ı var!
bu ülkenin milli eğitim bakanıdır. Anladık ki, bu ülkenin milli eğitim bakanı yok, Bilal'ı var. Eğitime de Bilal karar veriyormuş, Bilal ve arkadaşları.
Uzun yıllardır MEB politikalarına müdahale ettiği haberlerine konu olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan, imam hatiplerin sayısını, imam hatip öğrencilerinin artırılmasını, okullardaki din eğitiminin yaygınlaştırılmasını, eğitimin daha da gericileştirilmesini koordine eden isim durumda. Bilal Erdoğan, bu amaçla tüm gerici vakıfları MEB'in ortağı haline getirdi.
Sol haber Portalı raporuna göre TÜRGEV, TÜGVA, İlim Yayma Cemiyeti ve Ensar gibi vakıflarla okullardaki eğitim sürecine doğrudan müdahale ettiği haberlerine konu olan Bilal Erdoğan, şimdi de sahibi olduğu bir diğer vakıf, Okçular Vakfı ile yine “eğitim” işine el attı.
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Okçular Vakfı ile imzaladığı protokolle birlikte Bilal Erdoğan’ın vakfına öğretmenlere ok atmayı öğretmesi için bir salon tahsis etti, yine Vakfın “İstanbul’un Fethi” temalı resim çalışmasına destek verme kararı aldı. Okçular Vakfı ile dahi eğitim sürecine dahil olan Bilal Erdoğan, yıllardır “gizli MEB Bakanı” haberlerine konu oluyor.
CHP’li Gürsel Tekin, Ağustos 2014’te yaptığı bir açıklamada, Bilal Erdoğan’ın imam hatip öğrencilerinin sayısının artırılması, okullardaki din dersi sayısının artırılması ve kızlı-erkekli yurtların kaldırılmasını içeren bir telefon görüşmesini paylaşırken, “Biz zannederdik ki kızlı - erkekli yurtların proje mimarı bu ülkenin milli eğitim bakanıdır. Anladık ki, bu ülkenin milli eğitim bakanı yok, Bilal'ı var. Eğitime de Bilal karar veriyormuş, Bilal ve arkadaşları. Üzücü ama ne yazık ki böyle” açıklamasında bulunmuştu.
"Bu imam hatip okullarının bütün mevcut içindeki oranını diyelim yüzde 25'lere mi çıkarmak istiyoruz? Yoksa diğer tarafta, diğer yüzde 85 içerisinde güçlü bir yapıyı da oluşturmaya mı çalışmalıyız? Hepsini aynı anda yapamıyor muyuz? Bu ileriye dönük tehdit oluşturabilir. Kısa sürede 1 milyon öğrenci olacak imam hatiplerde, yani şu anda bu kesin” diyen Bilal Erdoğan’ın açıklamasının ardından imam hatipli öğrenci sayısı bir milyonu geçti, okullar içinde en büyük pay yeni imam hatip okullarına ayrıldı.
Yine Bilal Erdoğan’ın dediği gibi okullardaki din dersleri ve “seçmeli” din derslerinin sayısı da artırıldı. Eğitim sürecinin tüm aşamalarına bizzat Erdoğan ailesinin vakıfları dahil edildi.
Gerici vakıfların MEB ile imzaladığı protokoller ve Bilal Erdoğan'ın eğitim sistemine ilişkin açıklamalarını değerlendiren CHP'li Levent Gök, dönemin Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı hakkında meclis soruşturması talep ederken, “Milli Eğitim Bakanlığı sahipsizdir. Bakanlığı TÜRGEV ve Bilal Erdoğan yönetmektedir. Bilal Erdoğan’ın verdiği demeçlerle bakanlık kendisine hedef biçmekte, Bakanlık ise bu hedefleri yakalamak için dinsel gerici politikalar izlemektedir” demişti.
Kasım 2015’te, Milli Eğitim Bakanlığı ile Bilal Erdoğan’ın vakfı TÜRGEV arasında bir protokol imzalandı.Protokol, TÜRGEV’in eğitim alanına resmen dahil olması anlamına gelirken, TÜRGEV yurtlarındaki kursların ücretlerinin MEB tarafından karşılanmasını da içeriyordu.
Üstelik söz konusu protokolün kapsamı dışında kalan alanlarda da “ortak projeler geliştirilip uygulanabilir” denilerek TÜRGEV’in her alanda “proje” geliştirmesine olanak sağlandı. Bilal Erdoğan’ın bir diğer vakfı TÜGVA da MEB ile protokol imzalayan kurumlar arasında. TÜGVA’nın Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ile 2016 yılında imzaladığı protokolde, vakfın okullarda ve kendi kurumlarında MEB ile ortak projeler geliştirmesi kararı alındı.
Üstelik ortak faaliyetlerde öğretmen görevlendirme seçimine ilişkin de TÜGVA’ya yetki verildi. TÜGVA’nın söz konusu protokol kapsamında okullarda ve kurum dışında öğrencilere yönelik kurslar düzenleyebilmesinin önü açıldı.
Geçtiğimiz yıl ilçe milli eğitim müdürlükleri okullara resmi yazılar göndererek TÜGVA ile imzalanan protokol gereği okullarda "Medeniyet ve Değerler Kulübü"nün kurulmasını talep etti.
Danıştay 'eğitimin temel ilkelerine aykırı' dedi ama...
Danıştay 8. Dairesi, MEB ile vakıfların yaptığı protokollere ilişkin, “bir kamu hizmeti olan eğitim-öğretim hizmetinin devlet hizmet alanı içerisinde ancak genel idare esaslarına göre memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesine ilişkin anayasanın buyurucu hükmüne, Türk milli eğitiminin temel ilke ve kurallarına aykırı olduğu” kararını alırken, bu karara rağmen söz konusu vakıflar faaliyetlerine her yıl yenilerini eklemeye devam etti.
Son olarak Bilal Erdoğan'ın Vakfı TÜGVA'nın bu kararlara aykırı olarak, MEB'e bağlı okullarda sınavlar düzenlediği ortaya çıkmıştı.
Sümeyye de devrede
Bakanlık Bilal Erdoğan’ın vakıfları dışında Sümeyye Erdoğan’ın Vakfı KADEM ile de ortaklık sözleşmesine imza atmıştı. Derneğin MEB ile birlikte düzenleyeceği işleri içeren protokolün kapsamı da tartışma konusu olmuştu.
Protokole göre söz konusu dernek ahşap teknolojisi, can ve mal güvenliği, gıda teknolojisi, hayvan yetiştiriciliği, kişisel gelişim, tarım teknolojisi, gazetecilik, radyo ve televizyon gibi alanlarda kurslar verecek, bu kurslar MEB tarafından desteklenecek.
Bilal Erdoğan’ın eğitim alanına soktuğu Vakıflar bunlarla da sınırlı değilken, Eğitim-İş Sendikası, Deniz Feneri ve Ensar Vakfı’nın da okullardaki eğitim sürecine dahil edildiğini duyurmuştu. Sendikanın açıklamasında, “Öyle ki; cinsel istismar skandallarıyla toplum vicdanında yara açan Ensar Vakfı, okullarda ‘ahlak’ dersi verebilir hale geldi. Adı yolsuzluklarla anılan Deniz Feneri Derneği’ne, okullarda iyilik öğretmesi görevi verildi” denilirken bu adımların da Bilal Erdoğan'ın eğitim alanını vakıflara teslim etme çalışması kapsamında olduğu ifade ediliyor.