Bahçeli: Ateşkes açıklaması doğru, dengeli ve isabetli değil

Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla ilgili konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "PKK terör örgütü hatta kanlı silahlarını Türkiye Cumhuriyeti’ne teslim etmelidir. Ateşkes açıklaması doğru, dengeli ve isabetli bir açıklama değildir” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Abdullah Öcalan'ın silah bırakma çağrısı ve PKK'nın ateşkes ilan etmesi hakkında açıklamalarda bulundu. Yazılı bir açıklama yapan Bahçeli, "DEM Parti’nin sağduyulu, soğukkanlı, sıcak mesajlarının yanı sıra tutarlı ve istikrarlı adımlarını muhafaza gayreti sonucunda Türkiye partisi olmasının önü de açılacaktır" dedi.
"27 Şubat İmralı çağrısı PKK terör örgütüyle birlikte diğer bütün uzantı ve grupları açıkça bağlamaktadır" diyen Bahçeli, "YPG’nin ve buna benzer terörist oluşumların anılan çağrıdan muaf ve istisna olduklarını iddia etmeleri, çatlak ses çıkaranların bu mesnetsiz görüşü bir plan dahilinde paylaşmaları örgütsel ve kurucu önderliğin doğasıyla tamamıyla çelişkilidir" ifadelerini kullandı.
“PKK SİLAHLARINI TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NE TESLİM ETMELİ”
"Terör örgütünü kuran feshini istemiştir" ifadesini kullanan Bahçeli, "Bunun dışında zamana oynamak, ortamı bulandırmak, süregelen pozitif gündemi tahrip ve tahrik edici nitelikte top çevirmek, siyasi ve hukuki düzenleme taleplerini yoğunlaştırmak aymazlıktır" dedi.
Bahçeli, "PKK terör örgütü ve iltisaklı gruplar derhal ve ön şartsız silah bırakmalı, hatta kanlı silahlarını Türkiye Cumhuriyeti’ne teslim etmelidir. Ateşkes açıklaması doğru, dengeli ve isabetli bir açıklama değildir. Çünkü ateşkes rejiminden bahsetmek için eşit ve egemen güçlerin karşılıklı münasebet ve mücadelesine sahne olan ahlaki, mantiki, meşru ve hukuki bir ortamın varlığı asla yoktur” ifadelerine yer verdi.
Bahçeli'nin açıklamalarının tamamı şöyle:
"Terörsüz Türkiye hedefi, tarihin ve coğrafyanın huzurla mühürlenmesi, umutla müjdelenmesi, barış ve kardeşlik ruhuyla mücehhez hale gelmesidir.
On yıllardır milletimizin başına musallat olan kanlı musibetin nihayet sonu görünmüştür.
Sosyal, siyasal, ekonomik, güvenlik, toplumsal maliyeti ile birlikte insani ve vicdani kayıp ve mağduriyetleri yüksek seviyelere tırmanan silahlı şiddet ve ihanet dönemi kapanmak üzeredir.
Kaldı ki başka bir seçenek veya ileri sürülebilecek bir mazeretten bahsedilemeyeceği gibi bölücü terörü haklı gösterebilecek hiçbir anlayış ya da amaçtan söz açılamayacaktır.
Siyaset ve demokrasi hayatına düşen terör gölgesine artık sabır ve tahammül göstermek mümkün değildir.
Türk milleti harici ve dahili odakların baskı ve dayatmalarına göz yummayacak, risk ve tehditlerin daralan markajına sıkışıp kalmayacaktır.
Terörle demokrasi, silahla siyaset, kaosla huzur, bölünmeyle birlik ve beraberlik arasında güvenli bir liman, ara bir istasyon yoktur.
“TERÖRÜN KALINTILARI KAZINIP ATILACAK”
Aziz milletimiz makus ve menhus talihini yenmek için kutlu irade ve inancıyla devrededir.
Geride kalan 41 yıllık terör ve bölücülük enkazı el birliğiyle, ortak aklın imkânlarıyla, elbette samimi, sahici, sabırlı, hasbi ve güven veren hamlelerle kaldırılacaktır.
Terörün kanlı izleri silinmekle birlikte tortu ve kalıntıları da tamamıyla kazınıp atılacaktır.
Herhangi bir yol kazasının yaşanmaması, yanlış anlamaların tezahür etmemesi, hassasiyet yönü ziyadesiyle fazla olan iyimser gelişmelerin sekteye uğramaması/uğratılmaması konusunda son derece dikkat, sorumluluk, özen ve uyanıklık gerekmektedir.
Önümüzde ihmali ve ihlali düşünülemeyecek altın bir fırsat bulunmaktadır.
Bu fırsat aynı zamanda vehimlere kapılmadan müşterek fehim, fecir ve ferasetle tedarik ve temin edilmelidir.
DEM Parti’nin sağduyulu, soğukkanlı, sıcak mesajlarının yanı sıra tutarlı ve istikrarlı adımlarını muhafaza gayreti sonucunda Türkiye partisi olmasının önü de açılacaktır.
27 Şubat İmralı çağrısı PKK terör örgütüyle birlikte diğer bütün uzantı ve grupları açıkça bağlamaktadır.
YPG’nin ve buna benzer terörist oluşumların anılan çağrıdan muaf ve istisna olduklarını iddia etmeleri, çatlak ses çıkaranların bu mesnetsiz görüşü bir plan dahilinde paylaşmaları örgütsel ve kurucu önderliğin doğasıyla tamamıyla çelişkilidir.
Terör örgütünü kuran feshini istemiştir.
Bunun dışında zamana oynamak, ortamı bulandırmak, süregelen pozitif gündemi tahrip ve tahrik edici nitelikte top çevirmek, siyasi ve hukuki düzenleme taleplerini yoğunlaştırmak aymazlıktır.
Bilhassa melezleşmiş bir millet yapısını dikte etmenin peşine düşenler, yürürlükteki Anayasa’da ifadesini bulan Türk vatandaşlığı tanımını pervasızca ve peşin hükümlerle tartışmaya açanlar terörsüz Türkiye seferberliğini kesintiye uğratmanın düşünü kuran tatlı su kurnazlarıdır.
Gerçekçi ve geniş bir temelde mezkûr seferberliğin sonuca ulaşması halinde kazanması kaçınılmaz olan, bununla kalmayıp ortaya çıkacak muazzam barış ve bahtiyarlık vasatından dolayı göğsü kabarması kesin görülen elbette ortak kader paydasında buluşan herkestir.
“TÜRKİYE’MİZ TERÖRSÜZ BİR GELECEĞİ İHYA AMACINDADIR”
Bizim nazarımızda herkes Türkiye’dir, milletin tamamıdır.
Maşeri vicdan terörün kalıcı ve köklü şekilde bitişinden veya bitirilmesinden kesinkes yanadır.
Bu gayenin en kısa sürede ifa ve icrasında en küçük görüş ayrılığı yoktur.
Zaman ve zeminin konjoktürel gelgitlerinden yararlanarak söz konusu ağır sorunun uzamasına, savsaklanmasına, hatta sabote edilip aykırı ve çarpık seslerin çıkmasına hizmet edenler hesabını veremeyecekleri vebal altındadır.
Türkiye’miz siyasi mutabakat ve toplumsal dayanışmayla terörsüz bir geleceği inşa ve ihya amacındadır.
Hiç şüphe yoktur ki terör, büyük ve kahredici bir insanlık suçudur.
Terör, insani miras ve emanetlerin hiçe sayılmasıdır.
Türk milleti terörle yaşamaya ne mahkûm, ne mecbur, ne de müstahaktır.
PKK terör örgütü ve iltisaklı gruplar derhal ve ön şartsız silah bırakmalı, hatta kanlı silahlarını Türkiye Cumhuriyeti’ne teslim etmelidir.
Ateşkes açıklaması doğru, dengeli ve isabetli bir açıklama değildir.
Çünkü ateşkes rejiminden bahsetmek için eşit ve egemen güçlerin karşılıklı münasebet ve mücadelesine sahne olan ahlaki, mantiki, meşru ve hukuki bir ortamın varlığı asla yoktur.
Bunun tam tersine olacak şekilde, yapılacak her teklif, söylenecek her söz tek taraflı bir oyalanmadır ve beyhudedir.
Küresel siyaset ve stratejik ilişkilerin pek çok sarsıcı gelişmeye gebe olduğu bir dönemde terör örgütünün bütün uzantı ve bağlantılarıyla silah bırakması ikamesi olmayan bir gerekliliktir.
Jeopolitik kırılmaların tehlikeli şekilde vasat bulduğu bugünkü dünya tablosunda milli birlik ve dayanışma ruhunun işlerliğine ve işlevselliğine ileri düzeyde ihtiyaç vardır.
Bölücü terör örgütü, kurucu önderliğin 27 Şubat çağrısına müzahir hareket edip hiçbir şart ileri sürmeksizin silahla yollarını ayırmalı ve örgütsel varlığını sona erdirmelidir.
Bunun dışında hiçbir tasarruf, tahayyül ve tehir çabası masum ve makul kabul edilmeyecektir.
Anayasa’da amir hüküm olan Türk vatandaşlığı tanımı etrafında gittikçe somutlaşan, sürekli irtifa kazanan tehlikeli ve tedirgin edici tartışmaların ifade ve düşünce hürriyetinden daha çok yıkıcı ve zehirleyici fonksiyonu vardır ve bu art niyetli keşmekeşin süratle sonlandırılması samimi beklentimizdir.
Bölgesel nitelikli kaos dinamikleri son derece etkin ve faaldir.
Suriye’nin Lazkiye ve Tartus kentlerinde yaşanan kaygı veren çatışmalar yaygınlık emaresi göstermektedir.
Dış bağlantılı etnik ve mezhebi provokasyonların bir yanda ülkemiz diğer yanda komşu ülkeler aleyhine kapsamlı olarak sipariş edildiği anlaşılmaktadır.
Derin ve denetimsiz bir bunalım kapanına şuursuz ve fütursuz zihniyetler tarafından sürüklenmek istenen küresel ve bölgesel müesses mimari her türlü kriz ve kargaşaya açık haldedir.
“TERÖR HAYATIMIZDAN SÖKÜLÜP ATILMALI”
İkinci Dünya Savaşı sonrasında tecelli eden hakim ve havi uluslararası sistem ölümcül darbelerle tasfiyenin eşiğindedir.
Buna karşılık adalet, eşitlik, hakkaniyet ve haysiyet esaslarına saygılı bir dünyanın tesis edilip edilmeyeceği, siyasi ve stratejik yol haritasının ne zaman belirleneceği, demokrasi ve hukuk alanında görülen kontrolsüz dağınıklığın ve dağılmanın nasıl toparlanacağı her insanı, her milleti, her ülkeyi yakından ilgilendiren ortak bir sancıdır.
İç huzur ve barış ortamını kardeşlik kültürüyle pekiştirmiş, milli onurla perçinlemiş Türkiye’nin gücüne güç katacağı, küresel ve bölgesel tehditlere karşı munzam ve mütemadi direniş göstereceği kuşkusuzdur.
Türk ve Türkiye Yüzyılı, huzur ve barışın yüzyılıdır.
Türk ve Türkiye Yüzyılı, dünya sallanırken milli güvencenin yüzyılı, bin yıllık kardeşlik hukukunun yüz akı, doğudan batıya, kuzeyden güneye muazzez milletimizin gönül akını ve gövde gösterisidir.
Bu nedenle İmralı tarafından 27 Şubat 2025 tarihinde yapılan tarihi çağrıya PKK’yla birlikte diğer uzantı ve iltisak halindeki örgütlerin riayet ve bağlılığı mecburidir.
Terörsüz Türkiye amacı derhal gerçekleşmeli, terör hayatımızdan sökülüp atılmalıdır.
Aksi halde elinde kanunsuz silah taşıyan kim olursa olsun bedelini en ağır şekilde ödeyecektir”