Bahçeli 5 ay sonra MHP kürsüsünde: CHP'ye sert eleştiriler

Partisinin grup toplantısında 5 ayın ardından açıklamalarda bulunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “CHP’nin durduğu yer, Türk milletinin durduğu yer değildir. Muhalefetin omurgası çöküktür” dedi.
Geçirdiği kalp kapakçığı ameliyatı nedeniyle 28 Ocak’tan bu yana partisinin grup toplantısına katılmayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 5 aylık aranın ardından yaptığı açıklamalarda CHP’ye sert eleştirilerde bulundu.
“CHP’nin durduğu yer, Türk milletinin durduğu yer değildir" diyen Bahçeli, "En temel milli meselelerde uzlaşmaya yanaşmamak, düşman emellerinin vatanımıza ulaşmasına aleni çanak tutmaktır. Muhalefetin omurgası kırık, çürük ve çöküktür. Omurgasız vücut cesetten ibarettir" ifadelerini kullandı.
“CHP HAVANDA SU DÖVÜYOR”
İsrail-İran savaşı üzerinden CHP’yi eleştiren Bahçeli, “Bu gelişmeler ortadayken, Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminin gelişmeler karşısındaki ilkesiz, ilgisiz, ikircikli ve iltihaplı siyaseti gerçekten de endişe verici boyutlardadır. Mahalle yanarken CHP’nin ısrarla havanda su dövmesi, kaçak güreşmesi, polemik ve dedikodu değirmenine su taşıması ayıplı bir siyasetin ucuz numaralarından başka bir şey değildir. Muhalefetin Türkiye’ye yabancılaşması, milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyulan dönemde hezeyan nöbetine girmesi siyaset ve demokrasi hayatımız için şiddetli bir sancıdır” diye konuştu.
Bahçeli, “İsrail ve sırtını dayadığı ülkeler terörizmin ana sponsorudur. Bunu yok saymak demek köleliğe razı olmak, küfre diz çökmek, zillete yaka iliklemek demektir. CHP’nin durduğu yer, Türk milletinin durduğu yer değildir. CHP’nin baktığı yer, Türkiye’nin milli hedefleriyle bir ve aynı değildir. En temel milli meselelerde uzlaşmaya yanaşmamak, düşman emellerinin vatanımıza ulaşmasına aleni çanak tutmaktır. Muhalefetin omurgası kırık, çürük ve çöküktür. Omurgasız vücut cesetten ibarettir. Biz ceset olmaya değil, aziz milletimiz, cennet vatanımız ve geleceğin Türk evlatları için dipdiri olmanın heyecanındayız” ifadelerini kaydetti.
İSRAİL’E TEPKİLER
“İsrail’in İran’a saldırısı haksızdır ve barbarlıktır” diyerek İsrail’e çıkışan Bahçeli, ABD’yi de eleştirerek şunları söyledi:
“22 Haziran’da ABD’nin İran’ın sözde üç nükleer tesisini bombalamasıyla savaşan ülkeler hattına aktif olarak girdiği açıktır. Buna karşılık İran misilleme üstüne misilleme yapmaktadır. Burada savaş muhabirlerine benzer şekilde silahlı saldırıları tek tek anlatacak ve sırayla açıklayacak değilim. Ancak yeni bir dünya savaşıyla ilgili tahmin ve kanaatlerin yoğunlaşmasından dolayı çok boyutlu krizlere seferberlik ruhuyla odaklanmanın ertelenmez bir mecburiyet olduğunu düşünüyorum.
Tahran’a, Bağdat’a, Şam’a, ezcümle diğer komşu ülke başkentlerine atılan bombaların Ankara’ya etkisi olmayacağını iddia etmek için ya cahil ya da görevli bir işbirlikçi olmak kafidir. İsrail, İran’a saldırarak Gazze soykırımını perdelemek istemiş, terörsüz Türkiye’nin tekerine çomak sokmayı tertip etmiş, korku uyandırarak komşu coğrafyaların Siyonist-Emperyalist kurguya göre yeni baştan tanzimini ve tasnifini planlamıştır.
Coğrafyaların bombalanarak silkelenmesi, altının üstüne getirilmesi barışçıl diyalogları köstekleyecek, huzur ve istikrar özlemlerini köreltecek, vekalet savaşlarını kızıştıracak, sonu gelmeyen çalkantılar dönemini başlatacaktır. Allah muhafaza, Üçüncü Dünya Savaşı’nın çıkması halinde ise insanlık ve dünya medeniyeti kendi kendini yiyip bitiren, yakıp yok eden canavar bir organizmanın durumuna düşecektir.
ULUSLARARASI TOPLUMA ÇAĞRI
İsrail’in hiçbir yaptırım ve cezai takibata uğramaması, alçaklığının, korkunç azgınlığının, hak ve hukuk tanımayışının başlıca motivasyonu ve moral deposudur. Birleşmiş Milletler aciz, atıl, dilim varmıyor söylemeye ama korkaktır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kahredici sessizliğe ve tepkisizliğe gömülü vaziyettedir.
Uluslararası toplum derhal harekete geçmelidir. İslam ülkeleri üç maymunu oynamaktan vazgeçerek ahlaki tavrını ve tarafını erdemli ve eylemsel adımlarla berrak şekilde göstermeli, kolektif bir devreye girmelidir. Sorarım, bugün değilse ne zaman ümmet ve millet bilinci diriliş emaresi gösterecektir? Bu ne aymazlıktır? Bu ne yaman bir çelişkidir? Bu zulüm ve eşkıya düzeni nereye kadar sürüp gidecektir? Siyonist-Emperyalist vandallığın azı dişini söküp atmaktan ödü patlayan bir özgüvensizliğin ve hatta sinmişliğin Ruzi Mahşer’de vereceği hesabı düşünen hiç yok mudur?
Gün birleşme günüdür. Gün dayanışma günüdür. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı olarak her şey Türkiye içindir diyoruz. Bu topraklara vatanım diyen herkes, bu insanlara milletim diyen herkes, bu bayrak benim, bu ülke benim diyen herkes, biliniz ki, herkes eşittir Türkiye’dir”