Şeyh Mohammed Bin Zayed: BAE, Filistinlilerin Zorla Göç Ettirilmesine Karşı
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Şeyh Mohammed Bin Zayed Al Nahyan, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile gerçekleştirdiği görüşmede, BAE’nin Filistin halkının topraklarından zorla göç ettirilmesine karşı olan net ve değişmez tutumunu vurgula
Marco Rubio’nun BAE’ye İlk Resmi Ziyareti
Şeyh Mohammed Bin Zayed Al Nahyan, bugün (Çarşamba) ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’yu Abu Dabi’de kabul etti. Bu ziyaret, Rubio’nun göreve başlamasından bu yana BAE’ye gerçekleştirdiği ilk resmi ziyaret olma özelliğini taşıyor.
İş Birliği ve Ortak Çalışmalar Ele Alındı
BAE Devlet Başkanı ile ABD Dışişleri Bakanı, iki ülke arasındaki iş birliği ve ortak çalışmaların güçlendirilmesi konularını görüştü. İki lider, ticaret, güvenlik, ekonomi ve teknoloji gibi çeşitli alanlarda karşılıklı çıkarları artırmaya yönelik iş birliği fırsatlarını değerlendirdi.
Görüşmede Ortadoğu ve Filistin’deki Gelişmeler Ele Alındı
Görüşmede ayrıca, Ortadoğu’daki bölgesel gelişmeler, Filistin topraklarındaki son durum, Gazze’deki kriz ve bu krizin bölgesel barış, istikrar ve güvenlik üzerindeki etkileri ele alındı.
BAE Devlet Başkanı Şeyh Mohammed Bin Zayed Al Nahyan, Filistin halkının zorla göç ettirilmesine yönelik her türlü girişime kesinlikle karşı olduklarını belirtti.
Ayrıca, Gazze'nin yeniden inşa sürecinin, kalıcı bir barışa ulaşmayı hedefleyen bir yolla bağlantılı olması gerektiğinin altını çizdi. İki devletli çözümün, bölgedeki istikrarın sağlanması için en uygun yol olduğunu vurguladı ve bu çerçevede uluslararası toplumun daha fazla sorumluluk alması gerektiğini ifade etti.
Bölgesel Çatışmaların Yayılmasını Önleme Çağrısı
Şeyh Mohammed Bin Zayed Al Nahyan, bölgedeki çatışmaların daha da yayılmasını önlemek gerektiğine dikkat çekti. Ortadoğu’daki mevcut gerilimlerin bölgesel barışı tehdit ettiğini belirterek, çözüm için diplomatik çabaların artırılmasının önemine vurgu yaptı.
Bu görüşme, BAE ile ABD arasındaki stratejik ortaklığın derinleştirilmesi ve bölgesel barış ile istikrarın korunmasına yönelik ortak çabaların sürdürülmesi açısından kritik bir adım olarak değerlendirildi.
