BAE dahil 9 Arap ülkesi, Filistin davasının tasfiyesini ve zorunlu göçü reddettiğini açıkladı
BAE ve 8 Arap ülkesinin dışişleri bakanları, Filistin meselesinin tasfiye edilmesini ve Filistin halkını kendi topraklarının dışına sürme yönündeki her türlü girişimi reddettiklerini açıkladı.
Bakanlar, zorunlu göçün uluslararası insancıl hukukun ağır ihlali ve savaş suçu olarak nitelendirdi.
21 Ekim'de Kahire'de düzenlenen "Kahire Barış Zirvesi" sonrasında Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Suudi Arabistan, Umman Sultanlığı, Katar, Kuveyt, Mısır ve Fas dışişleri bakanları tarafından bir bildiri yayınlandı.
İsrail ve İşgal Altındaki Filistin topraklarında, özellikle de Gazze Şeridi'nde 7 Ekim Cumartesi günü başlayan tırmanış devam ediyor.
Sivil masumların kaybının artmasının yanı sıra, uluslararası hukuk ile uluslararası insancıl hukukun açık ihlalleri devam ediyor.
Dokuz ülkenin dışişleri bakanları, sivillerin hedef alınmasını ve onlara yönelik her türlü şiddet ve terör eylemini kınadıklarını ve reddettiklerini vurguladı.
Bakanlar, Birleşmiş Milletler Şartı tarafından güvence altına alınan meşru müdafaa hakkının, uluslararası hukukun ve uluslararası insancıl hukukun açık bir şekilde ihlal edilmesini haklı çıkarmadığının altını çizdi.
Bakanlar ayrıca, Kendi kaderini tayin etme hakkı da dahil olmak üzere Filistin halkının meşru haklarının kasıtlı olarak ihmal edildiğini belirterek onlarca yıldır devam eden işgalin sona erdirilmesini talep etti.
Güvenlik Konseyi'ne tarafları derhal ve sürdürülebilir bir ateşkese mecbur bırakmaya çağırdı.
Uluslararası insancıl hukukun açık ihlallerini tanımlama başarısızlığının, bu uygulamaların sürdürülmesine ve suç ortaklığının teşvik edilmesine yol açtığını belirtti.
Bakanlar ayrıca ilgili insani ilkelere uygun olarak Gazze Şeridi'ne insani yardımın engelsiz, hızlı, güvenli ve sürdürülebilir erişiminin sağlanması ve kolaylaştırılması için çalışma yapılması çağrısında da bulundu.
Başta UNRWA olmak üzere Birleşmiş Milletler ve ona bağlı kuruluşlarla iş birliği içinde ek kaynaklarının ulaştırılmasına izin verilmesini talep etti.
Bakanlar, mevcut çatışmaların Orta Doğu'nun diğer bölgelerine yayılması ihtimaline ilişkin derin endişelerini dile getirerek, tüm taraflara azami itidal gösterme çağrısında bulundu.
Bu çatışmanın genişlemesinin bölge halkları ve uluslararası barış ve güvenlik açısından ciddi sonuçlar doğuracağını da vurguladı.
Ayrıca, Batı Şeria'daki şiddetin artmasından büyük endişe duyduklarını ve uluslararası topluma Filistin Ulusal Yönetimi'ni desteklemesi, aynı zamanda Filistin kurumlarına mali yardım yapması gerektiği yönünde önemli bir çağrıda bulundu
Filistin-İsrail çatışmasına siyasi bir çözüm bulunmamasının, Filistin ve İsrail halkları ile bölge halkları için tekrarlanan şiddet eylemlerine ve acılara yol açtığını belirtti.
Ortadoğu'da barışın sağlanması için başta Güvenlik Konseyi olmak üzere uluslararası toplumun sorumluluklarını üstlenmesinin önemine dikkat çekti.
İki devletli bir çözümün benimsemesi, 1967 öncesi sınırlar temelinde başkenti Kudüs olan yaşanabilir, egemen ve bitişik bir Filistin devletinin kurulması gerektiğine işaret etti.