Babacan: "Devletin kriz masasını yönetenler krizin ta kendisidir"
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan partisinin üçüncü il başkanları toplantısında konuştu.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan partisinin üçüncü il başkanları toplantısında konuştu. Babacan’ın gündeminde orman yangınları vardı. Babacan şu ifadeleri kullandı:
“Ülke dışından yardım alalım mı, almayalım mı polemiği başlattılar. Bir yandan Cumhurbaşkanı telefonla başka ülkelerin liderlerini arayarak yangın söndürme uçağı talep ediyor. Yardım eden ülkelere teşekkür ediyor. Öte yandan kendisine bağlı propaganda aygıtı, dışarıdan yardım eden vatandaşlarımızı devleti aciz göstermekle suçluyor. Büyük bir ayıp. Bırakın şu laf cambazlığını.”
“Cumhurbaşkanlığı envanterinde bildiğimiz kayıtlı sekiz makam uçağı var. Yangın söndürmek için bir tane uçak yok. Cumhurbaşkanlığı filosundaki en küçük uçağın fiyatına en az 10 tane yangın söndürme uçağı alınabiliyor. Geniş gövdeli uçağın fiyatına en az 50 tane alabiliyorsunuz.”
“Geçtiğimiz pazar Manavgat’taydım. Genç bir arkadaşımız ‘Yangının başladığı günden itibaren burada devlet yoktu’ dedi. Bu çok ağır bir ifade. Vatandaşın evi yanarken, ülkenin ormanları, hayvanları yanarken ‘devlet yoktu’. Aklıma 99 depremi geldi. O gün de vatandaşımız ‘Nerede bu devlet’ diye feryat ediyordu. O gün de halkımız zaten ekonomik krizin içinde tek başına can mücadelesi verirken, göçük altında da yalnız bırakılmıştı. Tablo farklı değil.”
“İktidarın ‘yükseliş’ masalı yangın karşısında çaresizliğiyle beraber küle dönmüş durumda. 99 depreminde de bir ortaklık hükûmeti vardı. O hükûmetin bir ortağı vardı, krizlerin ortağı Sayın Bahçeli. Bugün yine ekonomik kriz var, yine doğal afetler yaşıyoruz ve yine ortak. İrili ufaklı ortaklarıyla bugünkü iktidar ülkemizin yangın yerine dönmesine sebep olmuş durumda. Biz ülkemizin gücüne inanıyoruz. Ne kadar kötü ve beceriksiz de yönetseler bu ülke güçlüdür. Bu ülkenin potansiyeli çok yüksek ama hükûmeti zayıf. Yönetenler zayıf. Halkımız güçlü, yönetim zayıf. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi çökmüştür.”
“Yetkinin merkezden yerele devredilmesi gerekiyor. Yerinden yönetim anlayışı bu tür doğal afetlerde daha önemli şekilde ortaya çıkıyor. Yangın söndürme faaliyetinin başlaması için Cumhurbaşkanı’nın talimatı beklenmez. Sistemin otomatik yürümesi lazım. Ona ulaşana, talimat alana, cumhurbaşkanı yurtdışında sağa sola telefon edip bulana kadar memleketin ciğerleri yandı.”
“Sağda solda tedbirsizliğin sorumlusu kim diye aramaya gerek yok. Propaganda aygıtı ilgiyi kurumlara çeviriyor. Sık sık bakanları gösteriyor. Projektörler başkalarının üzerinde ama Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nde yetki ve sorumluluk bir kişide. Gittiği yangın yerinde acılı insanlara çay fırlatması Sayın Erdoğan’ın adeta bir akıl tutulmasına düştüğünü gösteriyor. Devletin kriz masasını yönetenler krizin ta kendisidir.”
“Öteki beriki belediye diye ayrımcılık yaptığına tanık oluyoruz. Afet döneminde belediyelere ‘öteki, beriki’ diye bakılmaz. Vatandaşlarımızdaki dayanışma ruhunu ülkeyi yönetenlerde görmüyoruz. Bu kötü yönetim ülkeyi yönetebilecek bir kapasiteye sahip değil.”
“Haber kanalında THK’nın başındaki kişiye diyalogu görmüşsünüzdür. ‘Bu uçaklara niye bakım yapılmadı?’ diye soruyor, ‘Ben kayyum heyeti başkanıyım’ diyor. Elçiye zeval olmaz diye bir laf vardır. Herhalde onların yeni mottosu ‘Kayyuma zeval olmaz’. Öyle anlaşılıyor. Niye bu kurumu ayağa kaldırmıyorsunuz? Sebebi varsa, kapatacaksanız kapatın. Duruyorsa da ayağa kaldırın, bu ne vurdumduymazlık?”
Havadan yangın söndürme filosunu oluşturacaklarını söyleyen Babacan, bir adım da Türk Hava Yolları’nda atacaklarını duyurdu:
“Bayrak taşıyıcı havayolumuza, Türkiye’nin ihtiyaçlarını görecek sayıdaki yangın söndürme uçağının işletilmesini ve yönetilmesini işletmecilik açısından vereceğiz. Masrafları ilgili bakanlık tarafından ödenecek.”
Geçtiğimiz hafta sonu Konya’da 7 ferdi öldürülen Dedeoğlu ailesine taziyeye gittiğini anlatan Babacan şöyle devam etti:
“Herkesi itidalli olmaya davet ediyorum. Toplumun fay hatlarını kaşımaktan uzak durulmalıyız. Etnik, dini, mezhebi bir provokasyona asla müsaade etmemeliyiz. Böylesine dönemlerde en önemli konu toplum olarak sağduyumuzu muhafaza edebilmektir. Türkiye’nin haysiyetli insanları eşitlik, barış, adalet anlayışından bir an bile sapmamalıdır. Ülkemizde iç gerginliğin oluşmasına hizmet eden sorumsuz açıklamalara itibar edilmemeli. Bu konuların şakası yok.”