Azerbaycan, beşli Granada toplantısını reddediyor: Arka planda ne var? Al -Ain Türkçe Özel!
Azerbaycan, Ermeni yanlısı tavırları ve Türkiye'nin dışlanması nedeniyle İspanya'daki beşli toplantıya katılmama kararı aldı. Uzman Levent Ersin Orallı, bölgesel dinamikler ve Avrupa'nın bu tutumunu değerlendirdi.
. Azerbaycan, Ermenistan, AB, Fransa ve Almanya'nın katılımıyla İspanya'nın Granada kentinde yapılacak beşli toplantıyı reddetti ve Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in toplantıya katılmayacağını duyurdu. Azerbaycan yetkilileri dün yaptıkları açıklamada, Fransız ve Alman yetkililerin Ermeni yanlısı tutumları ve Türkiye'nin toplantıya dahil edilmemesi nedeniyle böyle bir karar aldıklarını ifade etti. Ayrıca Azerbaycan, Fransa'nın katıldığı hiçbir formatta yer almayacağını belirtti ve bölgesel sorunların bölgeye uzak ülkelerle tartışılmasına gerek olmadığına dikkat çekti. Yetkililer, AB-Azerbaycan-Ermenistan üçlü formatının yeniden canlandırılması halinde toplantıya katılabileceklerini bildirdi.
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Levent Ersin Orallı, Al Ain Türkçe'nin sorularını yanıtladı.
Fransa ve Almanya'nın, Türkiye'nin Azerbaycan-Ermenistan barış görüşmelerine katılımını kabul etmemesi ve Azerbaycan'ın bu duruma tepkisi, Avrupa'nın bölgesel konulara yaklaşımında nasıl bir değişiklik veya süreklilik göstermektedir?
Bölgesel ve küresel siyasi denklemler bağlamında iktisadi alanda olduğundan çok daha zayıf bir karakter ortaya koyan Avrupa Birliği Kafkasya politikalarına şüphesiz önemli bir başarısızlıkla imza atmaktadır. Özellikle Almanya ve Fransa'nın Kafkasya'ya dair tüm sorunlardan yanlış tarafta durması hukukun, ahlakın ve vicdanın değil siyasi çıkarlarının üzerine bir politika konumlandırmış olması şüphesiz Azerbaycan'ın hem 44 günlük Karabağ zaferinin hem de an itibarıyla anti terör operasyon sonrasında gelinen noktanın Avrupa Birliği tarafından anlaşılamadığının net ve açık bir göstergesi niteliğindedir. Fransa'nın hasmani tutum sergiler bir şekilde Almanya'nın ise uzun süren hukuksuzlukları halının altına süpürür şekilde konuya yaklaşıyor olmaları ve en başından beri sürecin içerisinde bulunmadıkları bir krizin çözümünde öne çıkma gayretleri hukuki ve siyasi anlamda makul ve rasyonel bir durum yansıtmamaktadır.
Azerbaycan'ın Türkiye'nin olmadığı hiçbir deklarasyona dahil olmayacağı hiçbir garantörlük sürecine ihtiyaç duymadığına dair beyanı bölgesel anlamda Türkiye'nin temel aktörlerden bir tanesi olduğuna dair çok önemli ve güçlü bir vurgudur. Avrupa Birliği'nin milt süreci üzerinden uzun yıllardan beri düzensizliği düzen edindiği alanda barış görüşmelerine en sahipliği yapma gayretinin siyasi anlamda hiçbir manası olmadığına dair Azerbaycan tarafından vurgu tarihi niteliktedir. Avrupa Birliği'nin siyasi cüce sıfatından arınabilmesinin yolunu şüphesiz Türk ve Türkiye denklemiyle doğru şekilde müzakere süreci yürütmesi ve bu bağlamda Türkistan coğrafyasına rasyonel bir şekilde hakkını teslim etmesinden geçmektedir. Fransa'sız ve Almanya'sız bir Azerbaycan, Ermenistan barışı ateşkes sürecinin ötesinde yeni bir diyalog kapısı oluşturacak. Avrupa Birliği ve Batı Dünyası'nın siyasetten ortaya koymuş olduğu b planının önüne geçebilecek nitelikte olduğunu düşünüyorum.
Azerbaycan'ın, Fransa'nın katıldığı hiçbir formatta yer almayacağını belirtmesi, bölgesel ve uluslararası diplomasi açısından ne tür sonuçlar doğurabilir?
Dünya üzerinde 7 ile 8 milyon kadar Ermeni'nin yaşadığı değerlendirmesi yapılmaktadır. Bunların 2,5 milyon kadarının Ermenistan'da yaşadığı düşünülürse, neredeyse 400 ile 500 bin kadar Ermeni'nin Fransa'da var olduğu ve önemli bir lobicilik alanını işgal ettiğini düşünmek yanlış olmayacaktır. Şüphesiz Fransa açısından Ermeni lobisinin hem ekonominin kritik alanlarına etki etme kabiliyetlerine sahip olması hem de siyasi alanda sahip olduğu önemli güç şüphesiz Fransa 'nın dış politikasında önemli oranda etki doğurmaktadır. 1990-91 sürecinden bu yana Sovyet sosyalist cumhuriyetler birliği dağıldıktan sonra Ermenistan'ın bağımsızlığını öncelikli olarak tanıyan ve Ermenistan'ın iç siyasetine doğrudan etki etme gayreti gösteren Fransa'da başkanların değişmesi dahi Ermenistan ile ilintili siyasi söylem üzerinde asla etki doğurmamıştır. Karabağ'ın haksız işgal sürecinde sessiz kalan Fransızzlar Avrupa Güvenlik işbirliği teşkilatı içerisinde Ermenistan'ın kollanması ve sürecin sürünçelemede bırakılması adına ellerinden geleni yapmıştır. An itibarıyla Fransa'nın ateşkesi bir sonraki boyuta barış antlaşması ve sınırların tahlili boyutuna ilebilecek bir kabiliyeti bulunmamaktadır. Fransa oyunu belli etmiş, tarafsızlığı şüphe götürür nitelliktedir.
Azerbaycan'ın bölgesel sorunların bölgeye uzak ülkelerle tartışılmaması gerektiğini belirtmesi, bölgesel aktörlerin bu tür sorunları uluslararası aktörlere göre daha etkin bir şekilde çözebileceği anlamına mı gelmektedir?
Küreselleşme paradoksunun dünyayı lokal bir köy haline getirdiği gereğiyle beraber devletlerin örf, adet, gelenek tarihsel süreç ve hukuki işbirliği noktalarında birbirleriyle olan irtibatının bölgesel anlamda çözümleri desteklediği bir döneme girmiş vaziyetteyiz. Küresel aktörlerin tek kutuplu dünya düzeni üzerinde dayattıkları hegemonik ve hiyerarşik düzen olgusu bölgesel ve orta güçlü devletler tarafından şiddetle rededilmektedir. Bu rediyat beraberinde yeni uluslararası örgütlenmelere ve küresel ölçekte olmayan coğrafi anlamda birbirine yakın olan yeni birliktelikleri doğurmaktadır. Dönem dönem serbest ticaret antlaşmaları, ortak pazar arayışları ve gümrük birliği tezleriyle dönem dönem siyasi işbirliği mekanizmalarıyla yürüyen bir ittifak anlayışı içerisinde bölgesel işbirliği mekanizmaları çok daha öne çıkmaktadır. 21.yüzyıl bölgesel örgütlenme dönemi olarak alınacaktır diye düşünüyorum.