Al Ain Türkçe Özel! Prof. Dr. İftihar Köksal: Deprem sonrası su kaynaklı salgınlar olmak üzere enfeksiyon hastalıkları görülebilir
Kahramanmaraş merkezli deprem felaketi sonrası bölgelerde ortaya çıkabilecek salgın hastalıklara ilişkin Acıbadem Hastanesi’nden Prof. Dr. İftihar Köksal Al Ain Türkçe’den Merve Öney’e kapsamlı açıklamalarda bulundu.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, enfeksiyon riskine dair önlemler alındığını açıklayarak "Deprem sonrası ortaya çıkabilecek enfeksiyonlara karşı gerekli tedbirler alınıyor. Bölgeye kuduz ve tetenoz aşısı sevk edildi. Halk sağlığı merkezlerinde hijjen malzemeleri desteği sağlamaktadır." şeklinde konuşmuştu. Diğer yandan uzmanlar da, özellikle içme suyu ve hijyen konusunda yaşanan sıkıntılara dikkat çekerek bu tehdide karşı önlem alınması gerektiğini belirtti.
Böylece bölgelerde meydana gelebilecek olası salgın hastalık risklerine dair Prof. Dr. İftihar Köksal, doğal afetlerin enfeksiyoz salgınına neden olabileceğine değinerek, ‘’ Doğal afetler, su ve sanitasyon olanaklarında aksamalara, geçici barınma ortamlarında potansiyel aşırı kalabalıklara, çok sayıda insanın yer değiştirmesine, ciddi yaralanmalara yol açtığı için enfeksiyon hastalıkları riskini artırır ve salgın hastalıklara yol açabilir. Depremlerde etkilenen bölgelerde yaşayan insanlar genellikle su kıtlığı ve gıda kaynaklarının yetersizliği nedeniyle yaşam tarzlarını değiştirmek zorunda kalırlar.’’ İfadelerini kullandı.
Bilimsel çalışmaların da depremlerden sonra salgınların yaygınlaşmasına işaret ettiğini belirten Köksal şunları söyledi:
‘’BÜYÜK DEPREMLER SONRASINDA İLACA ERİŞİM ZORLAŞIR, KOLERA RİSKİ OLABİLİR’’
Doğal afetlerde ilaç kaybı, hastane ve sağlık tesislerinin hasar görmesi ve acil durum kapasitesinin azalması tıbbi müdahaleleri olumsuz etkiler. İlaca erişim zorlaşır. Oysa sağlık kuruluşlarına ve hastanelere olan ihtiyaç deprem sonrasında artar. Bu tür durumlar, yaralı bireylerin fiziksel ve ruhsal sağlık durumlarının kötüleşmesine neden olur.
Depremlerden sonra oluşacak enfeksiyon hastalıklarında mevsimin de etkisi vardır. Sıcak havalarda gastrointestinal enfeksiyonlarla sık karşılaşılırken kış mevsiminde solunum yolu enfeksiyonları daha çok görülür. Ayrıca enkaz altındaki cesetler de potansiyel enfeksiyon kaynaklarıdır ve özellikle kurtarma çalışmalarındaki görevliler için risk oluşturabilir. Kolera riski olabilir. Kanalizasyon sistemlerinin ve su şebekelerinin hasar görmesinin ciddi gastrointestinal enfeksiyonlara yol açma tehlikesi vardır. Solunum yolu ile bulaşan endemik, koksidioidomikoz gibi mantar enfeksiyonları bildirilmiştir.
‘’ÇEŞİTLİ ENFEKSİYONLAR GELİŞEBİLİR’’
Depremzedelerde %22.8-%67.2’e varan oranda enfeksiyon gelişebilmektedir. Bu enfeksiyonların yarısından fazlası yara yeri enfeksiyonu şeklindedir. Göçük altındaki kişilerin istemsiz olarak dışkı ve idrar kaçırmaları da olacağından yaraların kontamine olma riski yüksektir. Yaralanma ile birlikte deri bütünlüğünün bozulması, nekrotik doku varlığı, yarada proteinden zengin eksudanın olması kişide malnütrisyona neden olmakta ve önce bakteri kolonizasyonu ve ardından da enfeksiyon gelişimi olmaktadır. Bütün bu kolaylaştırıcı durumlara ek olarak uygulanan fasiotomiler açık yara oluşmasına neden olmakta ve enfeksiyon gelişimini artırmaktadır. Bazı serilerde fasiotomi sonrası %82.8 oranında enfeksiyon gelişimi bildirilmiştir. Yapılan bir çalışmada enkaz altında kalınan sürenin uzunluğu, fasiotomi yapılması ve renal replasman tedavisi uygulanması enfeksiyon gelişimi için bağımsız risk faktörü olarak belirlenmiştir.
‘’HİJYEN KOŞULLARININ BOZULMASI SONUCU SU VE GIDA KAYNAKLI GASTROİNTESTİNAL ENFEKSİYONLAR OLABİLİR’’
Gastrointestinal enfeksiyonlar hijyen koşullarının bozulmasının sonucunda su ve gıda kaynaklı olarak ortaya çıkmaktadır. Deprem bölgelerinde yapılan çalışmalarda, hepatit A ve hepatit E’nin neden olduğu viral hepatit insidansı 100.000 kişide 456.6 vaka, diare insidansı 100.000 kişide 56.8 vaka olarak bildirilmiştir. Gastrointestinal enfeksiyonlar deprem bölgelerinde tifo, tifo dışı salmonellozlar, amipli dizanteri, şigelloz, norovirus, rotavirus başta olmak üzere pek çok etkene bağlı olarak salgınlara neden olabilir. Su ve kanalizasyon sistemlerinin zarar görmesi, kalabalık ortamlar, suya erişimde zorluk, tuvaletlerin yetersiz kalması salgınlarda önemli rol oynar. Kontamine olmuş gıdaların tüketilmesi de bir diğer risk faktörüdür. Çöplerin toplanamaması açıkta bırakılması çevre kirlenmesi için ciddi risk oluşturmaktadır.
‘’SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI ARTABİLİR’’
Akut solunum yolu enfeksiyonları 100.000 kişide 328.5 vaka insidansı ile depremde en sık görülen enfeksiyonlardır. Sıklığı, coğrafik özelliklere göre değişen pnömoni, boğmaca ve tüberküloz en sık bildirilen solunum yolu enfeksiyonlarıdır. Kızamık solunum yolu ile bulaşan ve aşısız çocuk ve erişkinleri etkileyen önemli hastalıklardan biridir.
Özellikle beş yaş altı çocuklarda afet sonrası gelişen ölümlerin yaklaşık %20’sinden akut solunum yolu hastalıkları sorumlu olup, pnömoni nedeni ile ölüm meydana gelebilir. Kalabalık ortamlar, havalandırma koşullarının kötü olması, kötü beslenme, kalabalık barınma kampları ve soğuk hava solunum yolu enfeksiyonlarını kolaylaştıran faktörler arasında sayılabilir. Mevsim şartları ve depremzedelerin barındığı kampların kalabalıklığından dolayı influenza ve günümüzde SARS Co-V2 salgınlar yapabilir.
‘’DEPREM SONRASI SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN HAYAT KURTARAN ÖNLEMLERE DEĞİNELİM’’
Deprem sonrası toplumda sağlıklı bir yaşamın sürdürülebilmesi için çeşitli önlemler alarak örneğin; temiz içme suyunun, uygun tuvalet ve kanalizasyon alt yapısının, atıkların uygun şekilde yönetiminin ve gıda güvenliğinin sağlanması gereklidir. İshalli hastalıklar gibi birçok bulaşıcı hastalık, uygun su ve gıda tüketiminin sağlanmasıyla önlenebilir. Ellerin kirlenmesi çok kolay olup el yıkama deprem dahil afetlerde en önemli korunma yollarından biridir. Mümkünse şişelenmiş, kapalı suların içilmesi önerilir. Şehir şebeke suları ve kanalizasyon alt yapısı zarar görmüş olabileceği için şebeke sularını kullanmadan önce kaynatmak, kaynatma imkanı yoksa klor tabletleri ya da çamaşır suyu ile dezenfekte etmek gerekir. Ayrıca mobil tuvaletlerin olmadığı ortamlarda açıkta dışkı olmamalı, mutlaka toprakla kapatılmalı, tuvaletlere yakın alanlara su ve sabun tedarik edilmelidir.
Yaralanma durumlarında ise öncelikle yabancı cisimler, toz, toprak temizlenmelidir. Tetanoz aşılaması yapılmalıdır. Gerekli müdahale, enfekte dokunun temizlenmesi, debridman, fasiotomi, ampütasyon gibi işlemler ilgili sağlık mensupları tarafından yapılacaktır. Yaranın durumuna göre uygun antibiyotikler düzenlenecektir.